Soluk soluğa battı gün geceyarısını geçtik akrep ağır ağır ilerliyor yelkovan çevresinde dönüyor durmadan...
Yine uyku tutmadı görünmese de ardında bulutların ay var gecede yoksa çoktan uyurdum...
Ne kaldı ki şurasında neredeyse sabah ezanı okunacak kalktım üşenmeden çay demledim kendime keyiflice içtim yudum yudum...
Uykusuz geçen, ilk değil bu hem ne gecelerim vardı bohem denizin kıyısında dalgaların kucağında yatardım isi pusu geceden usul usul çekip giden sisli karanlığa bakardım, kumruların kül rengi kanatlarında gül gibi karşılardım sabahı güneşin suya düşen gözde ilk altın ışıklarıyla başlardı yeni gün soluk soluğa...
-II-
Kaleiçi akşamları daracık sokaklar Yat Limanı, mendirek Mermerli Parkı mekânlar tıklım tıklım insan sıcaklığıyla dolar dolar taşardı...
Grup grup gelip iskeleye taşlarda oturup denize bakan gitar çalan, kafa çeken yerli yabancı bir sürü insan vardı kimse beklemezdi bencileyin; bekliyorsam bilin ki sabaha kadar yanımda kafadar birisi daha var...
Ah Susanne, yine düştün aklıma nasıl sarhoştuk o gece önce ben soyunup atladım denize ardından dayanamayıp sen mendirekten, "Cup!" dalıvermiştin alacakaranlıkta suyun içinde nasıl da sımsıkı ahtapotlarlarca sarılmış kenetlenmiştik birbirimize tenimizde ıslak tuz, dilimizde vantuz ve şarabın esriten kokusu ne senin ne benim yoktu kimsenin kimseden çılgınca öpüşüp, sevişmekten korkusu...
Geçti zaman akıp gitti durmadan, döndü dolaştı, aynı yerde durdu zembereği kurmadan, o geceki şarabın tadı yıllandıkça yıllandı d/ilimizde...
Ahhh; bir değil, iki değil artık yaşım kırkiki değil kırk merdiven ine çıka böyle talih kime çıka?! Yaşamadım diyemem; yaşadım Kırkmerdiven, kırk basamak düşününce maziyi kırkına birden kır/kayak basarak...
Şaban AKTAŞ 14.04.2017 - 05.17
SEN DE BENİ HATIRLA
Çılgınlıklar içinden Doludizgin geçtim ben Bağlardan bahçelerden Aşkla dolu içtim ben
Ardıma bir bakınca Geçtiğim yol toz duman Yok bence bir sakınca Hayli uzun bir zaman
Yaşanan her hatıra Sığmaz kırkbin satıra Ben seni andım gülüm Sen de beni hatırla!
Gelip geçiyor yıllar Çabuk bitiyor yollar Silinmiyor hatırdan Aşkla sarılan kollar...
Şaban Aktaş 14.04.2017 - 13.46
SEN BAĞIŞLA BENİ TANRIM!
Az değil suçum günahım Sen bağışla beni Tanrım Kâr eder mi sensiz ahım Sen bağışla beni Tanrım!
Çocukluğun cahilliği Delikanlı gafilliği Her insanın sefilliği Sen bağışla beni Tanrım!
Kurda kuşa silah sıktım Yuvasını bozdum yıktım Nice masum canlar yaktım Sen bağışla beni Tanrım!
Sevemedim hiç yalanı Yetim kul hakkı çalanı Çektim başıma geleni Sen bağışla beni Tanrım!
Eğri doğru ayır dedin Yanlış işe hayır dedin Mazlumları kayır dedin Sen bağışla beni Tanrım!
Vardır bilmediğim soru Kolay eyle bana zoru Kötünün şerrinden koru Sen bağışla beni Tanrım!
Aktaş kul yanlış yaptıysa Doğru yolundan saptıysa Hak’ka gözün kapattıysa Sen bağışla beni Tanrım!
Şaban Aktaş 14.04.2017
KAHVALTI DÜŞLERİ
Uyumadım sabaha kadar Gün doğarken yattım Gün ortası kalktım Duşumu aldım, düşe daldım...
Kalk! Güzel bir kahvaltı hazırla kendine Demlenmiş çay var; Hanım benden evvel kalkmış Kıyamamış beni uyandırmaya Acil bir şey yoksa Hiç adeti değildir zaten Uyuyanı uyandırmaz Yapar kahvaltısını Gidecek yeri, yapacak işi varsa Uyurken bırakır Çıkar gider sessizce tek başına Ben de tek kalkar Başımın çaresine bakarım!
Haydi Şaban, iş başına Tereyağında sahanın içine İki yumurta kır Köy yumurtası Gezen tavuktan besleyici leziz Zeytin, peynir; çok şükür, Yeterince yiyeceğin var Hint fakiri değilsin Eli ayağı kurumuş tamtakır!...
Öyle uzun uzadıya düşlerinle hep Koşup gidersen doludizgin Yorgunluk hasta düşmene sebep Ne diyeceksin bedenine Allah kimseyi açlık ile terbiye etmesin Sağlıklı yaşamak için İnsan biraz dikkat edecek kendine!
Şaban AKTAŞ 14.04.2017 - 12.35
OMURİLİK
Yüksek ateşte kaynar Kısık ateşte pişer Böyle aş(k)ın tadı Et/ten kemiğe Kemik/ten iliğe işler Dağılır lime lime Eriyip akan dilinde tat Özüşür her kelime; Ancak o zaman işte Al eline kalemi Yaz pişmiş kemik ile Omuriİlik başına geleni
Şaban AKTAŞ 14.04.2017 - 07.33
YAŞ KÜTÜK
Ayağı yere basmaz düşler ile az uçmadım ben de hani uçmaya kanatlarım vardı yalnız yalpa yapmadım uçarken...
Görüyorum ki acemi aşıkların şiirleri de acemi hoşaf desen değil boş lâf belki uyar ne tadı var ne demi?!
Ottan püsürükten çay içilir mi ne yaksın dilini ne yıksın direğini burnun illâ ki adaçayı kokusu çıksın mis gibi türül türül içinde çiçekçe his gibi!
Yok öyle dostum hemen övgü bekleme; kedi kedi olalı kuş tutsun da görelim!
Bekle bakalım On yıl, Yirmi yıl Otuzun da üstüne çıkalım Kırklayıp şiiirini Yaş kütüğüne çakalım(!)
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KIRKMERDİVEN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KIRKMERDİVEN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.