Memleketim
Atatürk meydanında arkadaşlarla oturuyor
Cudi ve Gabar dağları eşliğinde kaçak çayımızı içiyorduk. Tabi o zamanlar evlerimiz bombalanmamıştı. Ve Sen de gitmemiştin Mutluyduk.. Sırtımızı dağlara dayamıştık Umut gökyüzüydü, oldukça mavi. Demeye kalmadan kerpiç evlerimizi dahi bombaladılar Sanki Şırnak onların kanseriydi Ötekiydi, aykırıydı onların gözünde! Evet soysuzlardı bizim şehrimizi tarumar eden! Tabi o zamanlar evlerimiz bombalanmamıştı Ve 60’ında bir anne sokak ortasında vurulmamıştı Sende gitmemiştin Mutluyduk Ey dağlar ve gökyüzü Buna zalimler dahil değil! Söylesene; Bu memlekette doğup, Ve bu memleket dışında Gömülmekten korkan büyüklerimize ne diyeceğiz? ŞIRNAK’TA doğup başka şehirde gömülmekten, korkmak da ablukaya dahil değil mi? Uzun uzadıya uzanan köy yolları gibiyim şimdi Çaresiz, umutsuz ve yalnız… Uzaktan bakıyorum şehrime İçinde zılgıtlar eşliğinde Halay çektiğimiz Şırnak’a Kanayan yaramıza… Ah şimdi içimde bir termik santral kuruluyor Ben direnemiyorum, çünkü sadece biz direnebilirdik bak birazdan ölebilirim… Tabi o zamanlar bir sokak kedisi Enkazlar altında kalmamıştı Ve bir baba öldürülen çocuğunu derin dondurucuya koymak zorunda değildi Ve sende gitmemiştin Mutluyduk.. Hemen şimdi yanımda askeri konvoylar geçiyor Az öteden de telsiz sesleri birazdan özgür bir kuşu öldürecekler İki gökyüzü mesafesi kadar uzağım bir şeyler yapamıyorum İçimdeki termik santral patlıyor Ve ölüyor tüm serçeler Oysa ki birazdan özgür bir kuşu öldürecekler . |