İHTİYARLIKYüzlerim kırıştı, döküldü dişler... Kuru damak ile yenmiyor aşlar. Yaş altmışı geçti değişti işler... Eskisi gibi dik durmuyor başlar. At beni bindirmez ıkamaz oldum, Ava gidip tüfek sıkamaz oldum, Evden dışarıya çıkamaz oldum... Hem soğuk, hem sıcak bedenim haşlar. Eskiden gezerdim ayağım yalın, Derdim benim ensem herkesten kalın, Saçlarım ağardı, kırıştı alın... Aşağı süzüldü kirpikler kaşlar. Gözler az görüyor çekildi perde ! Beden maruz kaldı her çeşit derde ! Sayısı çoğalmış şimdi her yerde... Adamım der olmuş ne yazık laş’lar. Gençlikte karizmam tam bir şekildi ! Saçım yarım metre uzun kekildi, Şimdi damarımda kanım çekildi... Bedeni taladı acayip raş’lar. Karpuzu kavunu keser soymazdım Üç kişilik yemek yerdim doymazdım Ben adam yerine bile koymazdım... Dalga geçer şimdi kör, topal, şaşlar. Hiç gönül kırmazdım yüzüm güleçti, İhtiyarlık beni ne zaman seçti ? Bunca yıl habersiz ne çabuk geçti... Ne zaman yerinden oynadı taşlar. Cumali dağımda şimşek çakıyor, Gençler gülüp moruk diye bakıyor ! Beden yavaş yavaş yere akıyor... Yağmur değil inan şu akan yaşlar. Laş: (Hakir ve aşağılık kimse. Adi, zelil, itibarsız ve alçak kişi.) Raş: (deri döküntüsü) |