YÜREK PERİŞANyürek perişan mürekkebim kuruyana dek yazdığım yazamadığım yüzünü nakış nakış işleyip tuvali dolduramadığım uyku diye sarılıp düşlerimde yasağım gülleri sarıp sarıp kokusu ciğerlerime değmeyenim yürek perişan çıkılmaz yollara düşüp yol yol bitiremediğim ülke ülke gezip şehrinde duramadığım geceyi güne devirip güneşi doğmayan yağmuruna esip rüzgarla damla damla yağmayanım yürek perişan mürekkebim kuru tuvalim boş uykularım düşsüz soluğum kesik yürek perişan yollarım duvar ülkem şehirsiz günüm güneşsiz rüzgarlarım yağmursuz yürek perişan kalemim kırık...z.z.I. |
yollarım duvar
ülkem şehirsiz
günüm güneşsiz
rüzgarlarım yağmursuz
yürek perişan
kalemim kırık...z.z.I.''
Dur bakalım yaaa. Hüzün tavan yapmış yine. Karadeniz'de gemilerin resmen batmış... ''Deniz yok burada '' diyeceksin. Olsun.. Olmasın varsın. Kalemin var... Duyguların var. Sen istersen ne güzellikler getirirsin, bahar yeliyle, tomurcuk rengarenk çiçeklerle getirirsin. Karamsarlık , hüzün şiirlerde kalsın. Yüreğinde olmasın. Yakıştıramam hiç bir gül goncasına hüznü..
Şöyle iç açıcı, nisan yağmurları ferahlığında, bahara eş, bol oksijenli şiirlerini de yaz... Bir defa şu profili değiştir bence. Adamın içini karartıyor. Sen ki, tandırda nefis buram buram mis gibi ekmekle, objektife gülümseyen,şen, mutlu,köylü güzelisin... Ne vakit don vurdu dallarına?
Bu yorumum da böyle olsun... Sağlıcakla kal..