bebek uykusu..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın uyku diye uyuduğumuz
karartma geceleri neredeysen firar et, gel, hâla göğüs uçlarımda mırıldanan çocukluğunu anlat bana kaç yaşındaysan o kadar hayatın kovduğu ölümün geri çevirdiği ne varsa yüzünde usul usul uykuna karışırken birlikte ölümden döndüğüm biri gibi seyredeyim seni.. (...) uzandın/ kıvrılıp ve kapatarak gözlerini. soğuk değil mi? solgun evet tenine değmemiş bütün çiçekler.. kokuN yayılıyor ciğerlerime bir yağmur sonrası ki ölüm bir başka gerçek en az yokluğun kadar.. biliyorum.. dil ucuna kadar gelip yutkunuyordun mavi asitli bir şekeri yuttuğunda düşlerin ve dişlerin arasına sıkışacağına bakmadan.. sana öğrettiğim hiçbirşeyi unutmamalısın.. denizin tuzunu/ kokusunu ve iyotunu sonrası derin... orada mısın? odanda bir şirin derinliğinde yüreğini tarif etmekte misin? orta parmağını alıp, işaret parmağının altına. küskün ve alıngan bırakırken mevsimleri uyanırken sana/güne ve sabaha. bir kere bile bakmadan ardına/aynaya ertelenmiş bir sensizlikte sessizlikte konuşmaya başlamıştı sözlerin ki çapraz köşelerine çekilmişti odanın, cevapsız sorguların... ve kelimeler/in kuytulara saklanmış pişmanlıklar gibi düşüp omuzlarının saçaklarından sana gelecek... ve sen ki sevgilim olmayan sevgili; bebek uykusundan uyanacaksın masum. bebeklerinde g-özlerinin tabletler ve bilinmedik iksirler aşkın yasallaşmış kanunları gibi vazgeçeceksin pek çok şeyden itiraf etmeden şimdi.. (...) |
uyu şimdi...
(...)