Ölüm
Şurada kurşuna dizdiler.
Gözlerimin önünde kurşuna dizildim. Tek şan şeref ve şöhretim, gölgem kurşuna dizildi. ilk kurşun, halhal’la süslenen sağ bilek kemiğimde yontuldu. ve yüreğim paramparça dağıldı.. Ağaçlar güneşin ilk ışıklarıyla elindeki çiçeği kısmeti açılana döktü direniş dağları, muş ovasına kadar kan akıttı. Dicle ve Fırat’ı taşırdı. Kuşçuklar karnımda debelendi. Yaşamımızdan kalan, kalan kırıntıları dişlerimin arasından tükürüklü yuttum. Yüzümü düzelttim, gözlerimi açtım ve ciğaramı yukarıdan sıktım. Ayaklarımın altındaki sandalyeeye küfrettim. Dizlerimi diktim ederken şerbetini verdim ve avucumun içi ile kırıntıları mideme bastım. Sonra biri türkü açtım, döndü baktı ! Dişlerimi tıraşladım. Mermer tozu ihtiyacımı giderdim, çabuk davranıp işimi bitirdim. Ama öyle ki, sanki bir çok yaşam yarıda kaldı... olsun. Mehmet Aslan |