NEVRUZ SANCISI...
Densiz haykırışlar cebbar gölgelerde,
Çocuklar asla ölmemeli diyen Fıtratın temennisine âmin, deyip, Satır aralarına serpiştirdiğim bilinmezin tetiğinde Konuşlu bir kurşunum işin aslı, Gün geceye devrildi devrileli, Yeni güne merhaba demeyeli kaç salise kim bilir? Mutluluk arşa çıkmış da dokunamadığım, Sevda yüreklerde ekili deyip de eremediğim Bir keramet, Nasıl da sancılı bir beyanat yine Hakkın hikmeti, Dağılsın artık kara bulutlar dünyanın çok uzağına. Gönülden ayrı düştüm mü Yanarım yana yakıla; Bir bukle hüzün de mi yakışmadı sanırsın Şu kırgın ömrün kurmaca şahitliğinde Tanrı, Bilfiil yargılanmadıysam ne olayım, Hem dediklerimle sakladığım densiz anlamsızlığı, Gözümden akıtmadığım yaşa mı sayayım Kıpraşan minvalinde yüreğin Hem de tenkit edildiğim onca tahakküm Yine sır dolu benlikte Bir nevruz sancısı kadar asil ve nüktedan ise. Kuytular… Uyutulduğum kabrimde el pençe tüm yorgunluk Yine ve yeniden gafil avlandığım. Susmalara rast gelen evrenin kibri, Varlığın enkazında iki dirhem bir çekirdek Tüm terk edilmişliğim. Kayıtlıyım, Miladım yarın olmalı Çok da yorgunum Oysaki henüz doğmadım: Sandığımda, sanmadığım ne ise, Sarmalında ömrün hicap ettiğim bilindik tek lehçe Yine kavuşamamanın delaleti, Var yemez sancıların eşkâli adeta Görünmezliği son hecede tecrit ettiğim. Gönül gözümden hallice bir tını, Varlığın iktidarı kaç kaçkın tümce? Kaç rakımda buluşacağımızın beyanatı Yine hükümlü sürgün düşlerim? Düşmüşlüğün çok ötesinde Sıkış sıkış yüreklerin de cehaleti adeta Sevmelere nazar değerken Celbi kaderin kederle. Gölgeler belli ki meşrebi yoksunluğun, Hezeyan ise tutuklu bir günce Yüreğin kıblesinde saklı tutulası o rehavet yine Aklın ermediği bir tefrika Bilfiil sorguladığım benliği Yetmedi eremediğim hidayeti Tutuklamışken Tanrı, Solumda akıbet yüklü tufan Sağım hepten sağdıcı kıldığım Dualarıma buyur ettiğim hazan. Z/amansız bir kelam madem ettiğim yemin, Suretime sakladım içimdeki çocuğu; Görmeden niyaz ettiğim onca melun düşü; Düşünüp de içinden çıkmayı beceremediğim Haraç mezat ortalarında bir yerde, Neye delalet ola ki, Sakındığım göze batan aşk misali Bir de yüklendiğim rehavete Yine çalımı kaderin, Esir tutulası ne çok beyit, Ölüp ölüp dirilmelere doyamadığım: Hayli sakıncalı bir hüküm yine Kalemin verdiği, Kırmadan da kalemi ölmelere denk düştüğüm, Geceyi zindan gündüzü zulüm bildiğim, Tantanası ömrün zakkum misali düşkün bir Sevdayı buyur etmişken yüreğin matemine. Ermediğim gecelerin yasını tutuyorum Biraz da akılsızlığın cezası iken… İkilem yüklü ruhun hayatla pekişen cehaleti, Ve yine geçkin imgelerde terk edilmişliği şiirin. Sondan başa ayrıştırıldığım o tapınakta, Firavunlara rast gelmenin metaneti mi yoksa İnancımı körükleyen onca mizaçta Esefle anarken adını rahmetin nice münafık, Derlenen bir beyiti de asarım hani başucuma, İçinde kaybolmaktan da asla yüksünmediğim. Uzuvları titrek mahşerin, Derin çok derin makberi son ümitlerin; Yine dokunamadığım o terennümde gizli Bir beyanat adeta, Kansız bir ihtilal kadar da soğuk bir hegemonya Basireti bağlı mutluluk iken Kapıp koyuverdiği aryalar, Tüfekler dahi matemde Ölüme kilitlenmiş son izlekte. |
Yüreğine sağlık usta
________________________________________Selamlar