Kan Gecesi
Uzandım zifiri karanlığa...
Yıldızlar vardı bir tek, Bir de senin aşkın... Hatırlarım; Küçücük ellerin minicik ayakların vardı... Her gece burda seni seyre dalarım... Ama bu gece uykularım bölündü; Ateşten miğfer giymiş bir zırhlı, Ellerinde kocaman öfkeleriyle yürüyorlar gecenin boğazına çökercesine... Bir ses işittim; Bir feryat... Koşarken oraya ağlamaklı bir ses daha; Küçük bir çocuk... Birden arada kaldım... Sonra ordan kadın ordan yaşlı, Ateşten bir çemberin içinde kaldı, Onca köylü onca gözü yaşlı... Kemik seslerinden bir müzik yaptılar, Hafızamıza altın harflerle işlenen... Hani hiç unutamam o geceyi; Gökyüzü ve yeryüzü kana bulandı... Haykırdı bir genç kız yüreği; Ya Râb... Bu neyin nesi? Aklıma geldin sevgili... Seni düşünür oldum silah seslerinin ortasında... Gökyüzü üstüme düştü birden; Ellerim kanıyor... Kulaklarım çığlıklardan sağır bitap düşmüş... Dizlerimde asırların yorgunluğu var... Ve yürümeye zorlandık bir tarafa, Aydınlıktan karanlığa... Benim gündüzümü çaldılar, Gecelerse seni... Unutma sevgili o geceyi! Hatırla çağın üstümüze prangalar gibi kapanışını, Ve kilitlerin üstümüze çevrildiği o kanlı geceyi... Hatırla... Hatırla ki şafak bizim için tekrar doğsun o kutlu güne... Ve geceler yine bizim olsun, Ay bize,güneş halkıma doğsun... |