ÇANAKKALE GEÇİLMEZŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu uzun şiirin kısa bir öyküsü var. Üç yıl önce, Adana’daki hemşehrilerim, Adana Darendeliler Derneği’nin düzenlediği "18 MART ETKİNLİĞİ" nde bir konuşma yapmam için beni davet etmişlerdi. Antalya Havaalanı’nda beklerken bu şiiri yazmaya başladım ve otelimde gece yarısına doğru bitirdim. Hiçbir hazırlığım yoktu. Ama içimo kadar doluydu ki bu büyük zaferimizle, düşünmeye gerek kalmadan,dudaklarımdan dökülenleri önümdeki kağıda yazmıştım. Bu yıl üzerinde küçük birkaç düzeltme yapılan bu destan şiiri umarım beğenirsiniz. İçten sevgi ve saygılarımla...
ANADOLU VE TÜRKLÜK’ÜN DESTANI
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ Dr. Sadık Özen Sancılı, acılı, dertli Anadolu toprakları Elemli, öfkeli, çileli Anadolu toprakları Bize yurt, bize can Gözü çıksın gözü olan Bulut bulut yağmur dolan Anadolu toprakları Tam yedi kez, yedi seher Akın akın, sefer sefer Haçlılara “dur” diyen yer Anadolu toprakları * 1915 sisli gecesinde Bir kere daha birleşip Yürüdüler, süzüldüler boğaza Yedi düvelin yedi şer gücü Savaş gemileriyle tümden Ve Geçmek istediler türkülerle Çanakkale’den… Hasta, zayıf, bitti denen Bir milletin göğsüne uzatılan Ölümlerden ölümdü Dünya zırhlılarından… Süngülerle gelen 18 Mart seheri Şehit çiçekleri topladı Boğazın iki yakasından… Ve gelenler Gittiler geldikleri gibi Çanakkale’den… Bu, son gelişleri oldu… Hem bu sefer, Ağır bir darbe yedi gafiller Öyle bir şamar vuruldu ki suratlarına, Neye uğradıklarını bilemediler. Boğuldular Marmara’nın sularında Dibe düştü umutları… Ardına bakmadan kaçtılar Sağ kalanları… Giderken, boyunları bükük, Başları eğikti. Britanya Adası’ndan, Avrupa’dan, Malezya’dan, Afrika’dan, Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan. Salyalarını akıtarak gelmişlerdi Yedi düvelin itleri, kuduz köpekleri… Yayıldı kara haber ulam ulam Yayıldı Doğuya, batıya, güneye, Trakya’ya, Anadolu’ya… Çanakkale’den Edirne’ye, Bursa’dan İstanbul’a. Oradan Samsun, Hopa, Artvin, Kars’a, Erzurum, Bitlis ve Van’a, Malatya, Adana, Mersin, Antalya, İzmir, Aydın, Sivas sancağına. Ayranı kabardı Türk’ün Ayağa kalktı vatan… * Askeri Tıbbiyeyi Şahane son sınıf öğrencilerinin Tümü gönüllü gitti Çanakkale’ye. Ve içtiler şehitlik şerbetini Biliyor musunuz? Tıbbiye hiç mezun vermedi O yıl… Yediden yetmişe, Bıyığı yeni terlemişten, beli bükülmüşe Koşarak, büyük bir heyecanla gittiler cepheye Daha on üç-on dördünde, çocuk denecek yaşta gençler; Ceplerine taş doldurup çıktılar kantarlara, Kiloları kırk beşten fazla çeksin diye. Cılızdı bedenleri, ama yürekleri sanki bir devdi. Ve de çelikleşmişti iradeleri. Bir ölüm-kalım savaşı başlamıştı. Ya kurtaracaklardı vatanlarını, ya de şehit olacaklardı Önlerinde başka bir seçenek kalmamıştı. * Kim demiş hasta, zayıf diye; Gökleri indirir yere Yurt dendiğinde bir kere Sığmaz öfkesi ötelere Anadolu insanları… Kim demiş, kim, kim “bitti” diye? Ölüm mü, o kutlu bir hediye Söz konusu vatan diye Türkü çığıra çığıra cepheye Koşarak gider inanın Anadolu insanları… * Ve mavi gözlü dev komutanı Mustafa Kemal’i varsa önde Açılmışsa güzeller güzeli bayrağı Durmaz, duramaz yerinde Anadolu insanları… Ve diyorsa “Size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” Ölünmez mi yurt uğruna? Ölünmez mi baş kumandan sözüne, ağ gülüm? Ölünür elbet !.. Oynar bir anda bu sözle dünya yerinden, “Allah Allah “ nidaları; ovada, gökte, dağlarda, denizde yankılanır Bu ne büyük bir kahramanlık örneği Ya Rabbi !.. Arkasına dönmeden, sağında solunda ölenleri görmeden, Sanki ölüme koşuyor askerler… Yarı aç yarı tok karınları, Ayakları yırtık çarıklı. İşte bu inançla yürür düşmanın üstüne Mustafa Kemal’in askerleri. Bu bir savaş değil, adeta kopan bir kıyamet Ve de bütün dünyanın ders alması gereken büyük bir ibret… Çanakkale içinde aynalı çarşı Şehid menekşeleri açılanda geceden Onbeşlikler gidiyor düşmana karşı Niceden oy balam niceden… Çanakkale mavisi sularda renk Bir renk ki cennetlere denk Umut, süngü, ışık Gözlerde, gönüllerde, 1915’ de Açılır hevenk hevenk… * Her cephede, Çanakkale’de Yüce Allah yardım etti askerimize; Bir anda gökyüzünü kara bulutlar kapladı Büyük bir tufan oldu birden, Sanki gök delinmiş gibi şiddetli bir yağmur boşaldı, Şimşekler çaktı, yıldırımlar düştü. Her yer zifiri bir karanlığa bürümüştü. Sonra pırıl pırıl bir güneş doğdu gökyüzünden, Yer-gök aydınlandı, Askerlesin başında Mustafa Kemal vardı. 57.Piyade Alayı göründü kara bulutların ardından Akdeniz’den başlayan bir gökkuşağı sardı gökyüzünü Süsledi özenle Çanakkale’nin üstünü Sanki hiçbir şey olmamış gibiydi. İnanın bu olanlar büyük bir mucizeydi. * Burada bitmedi bu öykü Daha öyle şeyler yaşandı ki Çanakkale’de Savaş meydanlarında, Buradan bütün dünyaya büyük bir insanlık dersi verildi. Öyle yüce, öyle büyük, gönlü öyle merhamet doluydu ki askerimizin Atlayıp geçmedi üstünden, önünde yaralı yatan düşmanın. Onu tekmelemedi, ezmedi, öldürmedi, Tam aksine, yerden kaldırdı onu, Matarasından su içirdi, Azığının yarısını da ona yedirdi. Bu da yetmedi, Kainata son bir insanlık örneği daha verildi Süngüsünün ucuna takıp teslim bayrağı yaptı askerimiz Gömleğinden yırttığı bez parçasını, Sonra sırtlayıp yaralı düşmanı, Kendisine kurşun sıkılan karşı cepheye bıraktı. Bunlar birer masal değil, Uydurulmuş öyküler de değil, Yazan biz değiliz bunları; Yazan, savaşta günlük tutan yaralı bir Yedeksubay Fransız teğmeni, Ve de savaştan sağ çıkıp ülkelerine dönen Avustralya, Fransız, İngiliz askerleri ve savaş muhabirleri. Daha neler yazdılar, neler anlattılar neler… Şimdi, çok uzak diyarlardan kalkıp geliyor binlerce insan Çanakkale’ye, Gelibolu Yarımadası’na, Saroz Körfezi’ne, Anzak Koyu’na, Seddülbahir’e, Arıburnu, Conkbayırı, Anafartalar’a. Bu anlamsız savaşta ölenlerin yakınları bunlar. Amaçları dedelerinin mezarlarını ziyaret etmek Biraz da dinledikleri kahramanlık öyküleriyle tanıdıkları Türkiye’yi ziyaret etmek ve Türkler’i görmek… 18 Mart 1915. Çanakkale Zaferi Tarihimizdeki zaferlerin en büyüklerinden biri. En büyük övünç kaynağımız, Bunu ne düşmanlarımız unutabilir ne de biz. İnşallah bizden aldıkları ders yeter de onlara. Yedi düvelden toplanıp bir daha gelmezler yurdumuza. Gerçi gelseler de fark etmez, Nasıl olsa geldikleri gibi giderler. Aziz vatanın toprağında Rahat uyuyun siz, aziz şehitlerimiz. Sizlere olan tüm borcumuzun bilincindeyiz Ve bıraktığınız emanetlerin bekçisiyiz. Onları koruyacağımıza yemin ediyor Önünüzde en derin saygıyla eğiliyoruz. Sonsuz minnet ve şükranla Mübarek ellerinizden öpüyoruz… |