Bir asteğmene, François Coppée, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Siz güzel subayım,
Mükemmel bir zarafetle, Çelik balçaklı kılıç belinizde; Ama bozgunumuzu düşünüyorum ben. İnce çuhadan yakası kürklü bu palto Duruşunuzu hoş göstermek için tasarlanmış; Hoşsunuz; ama sonunda. Savaşı kaybettik biz. Gözü pekliğiniz okunuyor İnce kaşlarınızın altındaki siyah gözlerinizden. Size uyduğuna bir şey söylenemez! Ama bizim iki eyaletimizi aldılar elimizden. Sizin yaşınızda hep gururlu olunur bilirim, Az bir şerit takılsa bile; Görüyorsunuz ama dün, Vatanımız koparıldı bizim. Teğmenim, şayet bir akşam Elinizde bir kitap, eliniz şakağınızda, Ya da bir pergel, lambanın yanında, Geceliyor musunuz bilmem. Askerleriniz çocuklarınız mıdır? Reisleri ve babaları mısınız onların? İnanmak istiyorum ve kendimi savunuyorum Beni ümitsizliğe düşüren şüpheden. Yolun üstünde, sırma takmışsınız hepiniz, Kurtuluşu düşünüyor musunuz? -Genç adam, bana elini ver. Bağıralım biraz: - Viv la Frans ! François Coppée Çev. Sunar Yazıcıoğlu Şiirin aslı: Vous portez, mon bel officier, Avec une grâce parfaite, Votre sabre à garde d’acier ; Mais je songe à notre défaite. Cette pelisse de drap fin Dessine à ravir votre taille ; Vous êtes charmant ; mais enfin. Nous avons perdu la bataille. On lit votre intrépidité Dans vos yeux noirs aux sourcils minces. Aucun mal d’être bien ganté ! Mais on nous a pris deux provinces. A votre âge on est toujours fier D’un peu de passementerie ; Mais, voyez-vous, c’était hier Qu’on mutilait notre patrie. Mon lieutenant, je ne sais pas Si le soir, un doigt sur la tempe, Tenant le livre ou le compas, Vous veillez tard près de la lampe. Vos soldats sont-ils vos enfants ? Êtes-vous leur chef et leur père ? Je veux le croire et me défends D’un doute qui me désespère. Tout galonné, sur le chemin, Pensez-vous à la délivrance ? – Jeune homme, donne-moi la main. Crions un peu : – Vive la France ! François Coppée (1842-1908 |