Agamemnon'un konseyinde uğursuz bir gece
Süt lacivert bir sargı örtündü gökyüzü
Yüzü solmuştu güneşin getirdiği acı ve azaptan Nice yiğitler düştü, tozun toprağın içine Terli bedenleri sevemedi bir daha asla Teri şarapsı Anadolu kadınlarını Gece buyurdu ipek gibi sesiyle Buranın ve her yerin hakimiyim yine Kaybolun gözümün önünden acı getirenler Bırakın yıldızları ve ayı, mahzun yüzlü şövalyelere Dağıldı herkes acı veren kaderine Kimi yundu kirini, kanını uğuldayan denizde Bazısı doldurdu kader tasını hüzün veren şarap ile Çadırlar alev aldı, sanki çadırlar yandı Denizin kenarında yakılan ateşlerle Sahilin ıslak kumu battı diken gibi Yurtlarından uzak Akhalı yiğitlerin etlerine Baş eğik, elde yok, şarkı söylemez diller Kimi bir aslan başı yontar dişbudak ağacından Kimi ateşe bir odun atar hınçla kırdığı Sakalların, saçların gölgesi ta adalara uzar Bol köpüklü Arşipel üzerinden, gözü yaşlı bulutlar gibi Dövüldü Argoslular o gün Bir kılıcın ateşte dövüldüğü gibi Bakamaz bir yiğit yek diğerine Gül parmaklı Şafağın gözleriyle Gözler yerdedir Aranıp duran bir yılan gibi yemini, kumlar içerisinde Böğürür Atreusoğlu içten içe Kusar kinini boğazından aşağı, midesine Elinde değneği, Zeus’un gönderdiği Dolaşır durur ordular içinde Habercilere haber salmıştır sessizliği Kendisi ulaştırır krallarına haberleri Toplanırlar barakasında tekmil Otururlar karşılıklı, çok konuşan ateşin başına Herkes susar, bekler bitsin sözü ateşin Sonra lafı Atreusoğlu Agamemnon kavrar ‘Ey Argoslular, Yıldım usandım bu kara beladan Zeus’un başıma saldığı yıldırımlardan Varın dinleyin sesimi Binelim çok dinlenmiş gemilerimize Varıp gidelim baba evine tez bir şekilde Bu İlyon’un bana varacağı yok Bu Hektor’un töbe yıkılacağı yok İşmar etmişti ulu Zeus bana zaferi Oysa planlıyor şimdi beni Anadolu’ya gömmeyi’ Nestor bile sustu bu sessizliğe Herkesin elinde bir dert, başı önde Çok savaşan Dyomedes gürledi Verin bana sazı, biraz da ben çalayım dedi ‘Ey kral soyu kral Diyeceklerime gücenme Ne de olsa ilk korkak diyen sendin Bana savaşın en kanlı yerinde Şimdi sen var git Argos eline Susadıysan eğer kadınının şarapsı terine Ben burdayım Dövüşeceğim tekmil yiğitlerimle’ Ayna gibi parlak, ayna gibi güzel Aias belirdi ateşin gölgesinde ‘Bir çok yiğit kestim bugün Başka kesmek istemem Herhangi bir yiğidin ne etini ne sözünü Amma sen gidersen Atreusoğlu Bundan sonra da etmem gökler altında Bir daha asla senin sözünü’ Bir köle çıktı o an geriden ‘Pişti ağam etler Vereyim mi en güzel yerinden?’ ‘Kar’ dedi Ağa ‘şarabı arı suyla Hiç kesesim yok seni Airiphos Kes sesini, vızıldama’ Bir sus çöktü Sessizlik tanrısının sözüydü En çok konuşulmayan hikayelerde Nerede oturduğu belirsiz piçi Zeus’un Sessizdir o, yersizdir, ateş yakmaz… |