YıpranmıştıNasıl... Bir arzu ve meraktı İstanbul’a göç etmek asıldı Hayal ve hülyalarında bir başkaydı Yeni evlenmiş olan ve heveslerine doymayan canlardı Ne varsa el de avuçta niyetlenip, karar alındı ve yolculuk başladı Adam çalışkan bir insandı, kendine güven tamdı, güle, oynaya umutlandı Ellerinde olanlarla zar, zor üç ay geçirdiler, ev kirası sair masraflar artık daraltmaya başlamıştı Eskiden gözleri parlayan, neşe, sevinç saçan insanlar suskun ve sabır hanesinde kalarak çare arıyorlardı Kış şartlarında iş bulamayan adam bazen pazardan arta kalanları toplamak zorunda kalıyor ve bunu ona çok ağır geliyordu Taze gelin çalışmak istiyordu fakat bunu kocasına söylemekten çekiniyordu Her akşam gözlerinde bir umut arıyor ve en sakin bir anında meramını anlatmak istiyordu Fakat ne yapacak ve nerede çalışacaktı, bunlar cevabı bulunmamış sorulardı, akla gelen çocuk bakmak veya ev işlerine gitmekti fakat buna kimler aracı olacaktı, hayal ve hülyalar zamanlar yıpranmıştı Al... Bir saz eline Telli mi, nefesli mi olur Ben bilmem sen bak keyfine Bir insan nitelik ve liyakat sahibi değilse Akortsuz saz gibidir, ne yapsa ahenksizdir, anlamak böyledir Bilmeden, anlamadan, öğrenmeden, araştırmadan inanmak ne içindir Akıl bilgiye, bilgi muhakemeye ve tecrübeye, hikmet ve irfana vakfedilmezse kulluk kimedir Mustafa Cilasun |