I Siz mi gidiyorsunuz yolunda peygamberin Anlamadınız, manasını »Allah’u Ekber’in« O, en büyükse şayet, nedir makam hırsınız Siz, Rabb’imin gözünde, koca bir sıfırsınız Muhammed’im tanınmazdı içindeyken halkın Sizde »zerresi« yok, O’ndaki »güzel ahlakın« Ahir Zaman demeyin, biraz daha şımarın Ey Allah’ım! Öyle bir gelecek ki şamarın Cesetlerle dolacak, boydan boya yarıklar Haddini bilecek Rabb’e söven şımarıklar Son bulacak, göklere yükselen ulumalar Yatakta duyulan gayr-i meşru solumalar Yüz lira için vicdan nasıl satılır nasıl Kadife kaftanlara asıl, durmadan asıl Nasıl bir vicdandır ki hırsıza hayır demez Allah’a tapan adam, nefsimi kayır demez Çiğnendi gitti insanı yücelten değerler Üç kürüş için diz çöküp başını eğerler Çıkara, en güzel kılıf: »dava« kelimesi Bu yüzden dolu tilkilerin tavuk kümesi Her ideoloji, gençlerden seçer kurbanı Halbuki gaz verenler geçirmiştir urganı Ardından yüceltirler şiirlerle, sazlarla Anarlar ayetlerle, överler düvazlarla Geridekiler, işte kahraman budur derler Mezardaki cesedi büyük tabudur derler Anma programları düzenlenir peşpeşe Nefret, kin çıkarırlar, maziyi deşe deşe İşte bunlar öldürdü, der işaret parmağı Aniden coştururlar sessiz akan ırmağı Her dönemin bir moda kavramı, sözü vardır Önünde raks edecek birkaç dansözü vardır Yaşatmaktan yanadır şanı yüce Yaradan Kanın ve canın, daha değerlidir paradan Sen de insansın neyin eksik diğerlerinden Seninki daha çok mu ucuz ciğerlerinden?
II Daha neler var neler, insanlık aleminde Yaşıyor birçoğumuz, ahlak ikileminde Kimisi kalbime giden yol, bacak aram der Gel oynaşalım deyince nikahsız haram der Yorganı bir kaldırıyorsun, nikah memuru Ne yapalım arkadaşım, ya herrü ya merrü İnsan bu, kıvrım kıvrım kıvrılır karakteri Uzak dur kedicik, hasta eder bu bakteri Yem, solucan gibi kullanılmaz dişilik Oltada olması gereken tek şey kişilik Aşkı meşki boyarsan şehvetin rengi ile Asla evlenemezsin, Ferhat’ın dengi ile Yüz gramlık eti pişirmeye mangal arar İnce değil kalın şişin var mı diye sorar Oturtamayınca seni nikah masasına Asma kilit vurur, önündeki kasasına Olduğun gibi olmak zor mu, soruyorum İki yüzlü ruhlardan ben uzak duruyorum
III Gür ayak seslerinden belli, Tanrı uyandı Bir melek, İstanbul’un kapısına dayandı Çatırdıyooor tabakalar, kırılıyoor faylar Kopuyor birer birer, gerilen ince yaylar »Biz bir şey yapmadık ki« diyeceğiz el açıp Kerhanelere, gitmiyor muyduk kaçıp kaçıp? Kaçış yok bundan, giyeceğiz beyaz kefeni Cehenneme odun lazım doldur boş küfeni Biliyorum, hepimiz masumuz çocuk gibi Ama böyle demiyor ki Marmara’nın dibi Sen at, çöpünü, bira şişeni, O temizlesin Yaptığın pislikleri, hep dalgalar gizlesin Allah, senin hizmetçin mi, bir uşağın mı? Masmavi göğe taktığı senin kuşağın mı? Sen kirlet, Rabb’im silsin yağmurla, rüzgârla Her kış günü sobanı, yaksın çamla, çınarla İster misin, külünü de her sabah O atsın Böyle Allahsevgisi, yerin dibine batsın O’nu biraz düşünen, malına zarar vermez Yakıp yıkmaya, kırıp dökmeye karar vermez Halbuki »uşağı« biz olmalıyız Sultanın Tek sahibidir dünya dediğimiz vatanın Şu koca kâinatta, en büyük emek O’nun Kıymetini bilmezsen, kötü olacak sonun Durmayın hep şımarın O’nu alaya alın Fasıkın secdesinde de yere değer alın
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ŞIMARIKLAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞIMARIKLAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
sustum...şiir hayatımda bu kadar etkileyici, bu kadar gerçek dolu böylesine anlamlı ve anlatımı olağan dışı bir şiir okumamıştım... ne diyebilirim...kutluyorum bu agah gönlünüzü gönlümden. selam ve saygılar sunuyorum mümtaz kaleminize... CUMANIZ MÜBAREK OLSUN DOST KALEM.
böylesine anlamlı ve anlatımı olağan dışı bir şiir okumamıştım...
ne diyebilirim...kutluyorum bu agah gönlünüzü gönlümden.
selam ve saygılar sunuyorum mümtaz kaleminize...
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN DOST KALEM.