şiir işte...belinden kavrayınca kalemi…akarsın bilmedik kaldırımlardan…tanıdık gelirsin aslında kendine…yine de ne yazacağını en çok ta kendin merak edersin…sadece “şiir işte” diyerek başlarsın yazmaya…yazarsın yazmasına ama aşka dair,sevgiliye dair bir çocuğunun daha olduğunu şiir bittiğinde anlarsın…önce adını fısıldarsın sonra da sarıp sarmalar, koklarsın…diğer çocuklarından gizlice daha da çok seversin belki de…hatta en sevdiğindir…ta ki perilerinin rahmine yeni bir şiir daha düşene kadar… sonra ne mi olur… yeni bir heyecan ve kasılmalar sarar dört bir yanını “her şiirde ve her aşk ta bir hayır vardır” dersin ve düşersin sayfaların isterik tenine… yazarsın, yazarsın ve anlarsın ki şiirde farklı vurgular olsa da kurgu aynı sevgiliye, aynı aşka ve aynı hüzünlü sona meyillenir…önceki şiirlerin kadar yalnız ve üşümüş hissedersin kendini ve önce sancılarından bir şişenin dibine sonra da hayattan cehennemin dibine tepetaklak düşersin … . … . aşk için ölmeyeli çok oldu hatırlıyorum da en son bu kurak şehre yağmur yağdığında sevişmiştik seninle ve en çok ta sevişirken defalarca ölmüştük birbirimize susuşlarımızda büyütürdük sesimizi sustukça çoğalır, susadıkça da ılık bir nehir olup akardık içimizdeki yangınlara sonbahar damlasa da saçımıza yüzümüzde güneş, avuçlarımızda gelincikler açardı bir mehtaba şiir olur savrulurduk saklambaç oynadığımız harflere ebe yaldızından sobelediğimiz yıldızlara hece ve topladığımız tüm sabahlara da gece olurduk seninle akşamdan kalma bir sabahın tatlı bir yorgunluğu olurdu aşk omuzlarımızda içtikçe güzelleşir, güzelleştikçe de damıtıp içerdik hayatı ayyaş denizlerimizde sallanır, hıçkırıklarımızda tutunurduk aşka . … . bir şehir düşün şimdi kalabalığında sessiz ve kimsesiz ben gibi benim gibi bir de şiir düşün ki benim şiirden başka diyeceğim sevgiden başka da giyeceğim hiç yoktur bilirsin… ilhanaşıcımartikibinonyedi |