Ay Işığında ValsAh, ah/ üstünde martılar gezen yosun bağlamış sandalım ıssızca dururken orada ardında doğan şafak birkaç mezar ileride tan vakti zamanı /ateşle yaratırken deniz kutsal deniz /hep yeni baştan mavi ve; tanrıların sükûtu bizlere mükafat saf elmasın parıltısı alır gözlerimizi şairin kaleminde kutsaldır kadınlar ve deniz ah o ne münafıktır siyah saçları kıvılcım /ruhu nurlu pırıltıların yansıması /o ne saf yaratılmıştır mavi beyaz köpükte nice hülya boğulur ah o mavi uğultu o nasıl bir sükûnet kükreyerek sanki peyda olur bir demde ve; dalgalar üstüne gelir durur yosun tutmuş bedenine berrak bir haykırışın saf marifeti budur bir kıvılcım sonra hülya olur âlemde kıyılarda yığın halinde sükûnet göz önünde şarap dolu mabedi mabedi kadın ve şarap bir alev bir gölge kendine nice uyku esirgeyen gözleri ile şair arafta şen şakrak mağlup olan ıssızca yükselen melodilerin notaları tanrılara adağı bir tek anının içinde belli zaman içinde denize tutkuluydu şair ve; asude bir ölüm ay ışığında azrail ile kucak kucağa vals şahane bir yükseliş onca kadehin üstüne… ..... |