Melodramma Alla TurcaÇiy, su yüzeyinin yeşiline düşmüş mehtap çıkınca ortaya yunuslar vızıldar, hüzün alaca karanlığın doğduğu tepe Poseidon tapınağı okyanus ve yankılanan melodiler Marya yakut rengi gecede ne varsa senden hatıra olan kıyılardan her birinde bir başka resimde yansır o resimde gözlerinde mavi sularda yansıyan mehtap, geceyle sarmaş dolaş mavimsi üzüm salkımları gibi bir kubbe, terk edilmiş bir kent bir fener ve gölgesi bir şair ve gölgesi ve alaca karanlık Marya dalgaların üstünde gel sana yol gösterecek feneriyle yalnız kalan ıssız şair ve bir şeyler okuyabilir bir dua, bir şiir bir ağıt Marya buraya yaklaş burada gemiler, kıyılara sürüklendiğinde ölü yunuslar kumsala vurunca, yaklaş dinle keman burada yankılanacak çan, çalacak Selâ, okunacak Deniz kızı melodileri, duyunca yüreğin yine yaklaş yüreğime çam ağacından yontulmuş darağacından gelen seslere yaklaş ve dinle sesleri melodiler, nemli kumsaldaki çakıl taşları gibi ve izle ıssız bir şair açık sularda kürek çekmekte sanki sonsuzluk içinde kayıp bir düş peşinde pusulasını şaşırmış gemiler burada kayalara sarılmış Marya uğultulara yaklaş sönük, deniz fenerine yaklaş izle geminin ortasında bir çarmıh, çivileri paslı kan kokusuna yaklaş burada sevenler de birbirlerine kavuşur leyla ile mecnun gibi burada Yusuf’un rüyası Yakup’un sesi Nuh’un gemisi Musa’nın asası gözyaşına kavuşur ve göz yaşları soğuk kabilin, gözündeki yaşlar gibi burada ruhlar titreşiyor cennetten kovulan, Adem gibi şu sonsuz boşlukta ağlara takılıp kalan yunuslar gibi ve şair çarmıha gerili hala senin için burada yaşamakta Ey, Marya ey, deniz kızı yeniden diril ki ve nefes al ki şair bu araftan gözlerinde yansıyan karanlık resimden, kurtulsun... |