Gecenin karanlık gözleri
Gecenin karanlık gözleri ruhumu kemiren büyü
İçimdeki zifirilik umudumu kör eden düğüm Soluyor kederlerimin baharı görmeyen gülü Ötüyor gönlümde bin bir lisanla ölümümün bülbülü Doluyor sözlerim akıyor yaş misali mürekkebim Fani olan şu dünyada yolcu benim binek benim Uyanıkken görüyorum kabus,huzurum iblise mahpus Sınırlı iyimserliğim yanında karamsarlığım sonsuz Geçiyor yaşamımın zamansızlık takvimi Batıp göğsüme zehirli ok yakıyor kalbimi Yırtıldı ömrün sayfaları,karartı gündüzün ışıltısı Yerini aldı hayatımı cehennem eden gökyüzünün karartısı Kopar dünya kin bahçenden nefret güllerini Üzerime fırlat güllelerini çektiğim acılar mecnun etti beni Verdi hüsranı her işimin sonuna tüketti benliğimi Büsbütün paramparçayım küskünüm gülümsemeye Özgürlüğe uzak bir köleyim ve de maruzum sillelere Savursalar da küllere farkım yok yaşayan ölüden Neden taşa tutar hayat beni hasretken güle ben Azap yolculuğundayım geri dönemiyorum ben Mutluluk somutlaşsa da karşımda göremiyorum ben Bu bahtsız ademin talihi gülmez oynatsalar da yeri yerden Uğrağım berrak denizler değil kanlı ırmaklar Umduğum gülen bir suret bulduğum yaşlı yanaklar Bilemiyorum gücü nerede tükenir bu ayakların Fermanı dirilmek olan canın dermanı silinmek inanın Bilemem ne kadar tesir etti yazdıklarım hayatlara Tek bildiğim gün gelecek karışacak isimlerimiz ağıtlara Kirlenecek gönül defterimiz dönecek kapkara kağıtlara... |