Bu Bir Nihayet Akdi
son eşiğin burgusunda gerilmişse saz,gümüşü sararmışsa yüzüğün
ıslaksa mandal... kıyıya çekilmişse sandal...toprağa yüz sürdüyse kürek...ve yorgunsa neyzenin nefesi,başpareye ne gerek. yorgunum... hadi bir el at İstanbul buğumu silen el olsun bir el at yalnızlığı taşıyalım eşiğime azlar önce, altı renk düşürdü şehrine mecburiyetlerimdeki telaş siyahım kopkoyu, sığıntı gülümsememde geçkin bir yaş adına yazılmış şiirler üstüne yemin çıkmayan canımın da, umudunu kestim demin ve inanmayacaksın, dün gece, usulca çıkacağım içinizden dedim yirmi dokuzuncu harfime sadece ve sadece iyi bak kendine derler ya İstanbul bakamıyorum...berbatım iki fotoğraf aldım yanıma sabıkalı kaydımı sarhoş bir kadeh ve sağlığına raporu nasıl dolacak oncanın boşluğu ki, el yordamıyla içelim diyorum oturup kıyına iyice şen şakrak hüzünler mey olsun haneye dünya ahret bacımsın diyeyim yokluğunda ayakların çirkin diye yalan söylediğim naşide-i hanendeye o göğü sevmeyelim sonra birlikte karşı kıyıyı da hatta güney Ege’yi de sen çal sazı, temmuz,ağustosken teni bilirim duysa içi yanar ben kar göndereyim Tanrı dağlarından kar topu oynasın diye, ilk yazının geleni,gideni bir de mübaşir bul bana, süt dökmüş kedili iki isme seslensin sen ona, şiirler bana şahit olsun ve Tanrı sevdamıza kimse gelmesin... dünler gülüşsün bal mumlu mühür olsun yarınlar dava düşsün hadi bir el at İstanbul çok yağmur yağacak yanar dağlarıma çok fırtına çok gök gürültüsü beni topla...arta kalanları da geçti sevmelerin kerahet vakti kalkıp gider aşk da birazdan bu bir nihayet akdi... suadiyeşubatikibinonyedi Demir Mutlugil |