Giyotinin kestiği fikir
Yıldızlar yanıyor ihtişam güneşinde
Ucubelere kalmış meydan Püskül sakallı cami havlusunda Ekin tarlasında alın terini içen adam Günahını güneşe savuran kadın Daracık yaylada dağ ve tepeler Fosforlu böceklerin çığlığında büyüyen şehir Balıkçı kadar balık satmadı bu nehir. Giyotinin kestiği Kanlı düğünlerde taş kesilen göğsünden süt emzirir Husumet tarlalarından kafatası deren orak Metal aksanlı konuşan insanın, Bir yüzü yarasa, bir yüzü kir. Adını unut çocuk Adını unut… Bir lokma ekmek, bir yudum suyuna karıştırdık zehir Bereketin kollarında fışkıran o değildi Çorağın kurdu, yağmura soruldu mu? Hüküm giymiş var zannettiğimizler Hükmedenler saltanat arabalarında yol alırken Hüküm giyenlere... zindan ve tehir. Adını unut insanlık Adını unut insan… |
"Balıkçı kadar balık satmadı bu nehir."
ne kadar doğru bir tespit...
sizi yürekten kutluyorum...
tümüyle çok güzel bir şiir...