sen üşüyünce..üşüyünce sesin/ nefesin yüreğin/ Mekke kadar dayanır ruhuma kapatırsın bebeklerini g-özlerinin ki saçların üşür, nereye akacağını bilmeyen nehirlerin taşması gibi tel/tel ve kırık ve ıslak sırılsıklam saçların üşür ve sen üşürsün sonra geçmiş kavimlerden gelen hiç içilmemiş kaynaklar gibi dudakların üşür ve sen üşürsün AK/san yıkardım ruhumu bir kere bakıp giden akıp giden sarıp giden şefkat gibi su/yun su-sa-dığ-ım avuçlasam/seni -sızlıyor-sun -sızıyor-sun parmak aralarından gördüğün düşün, kekeme olması bundan bir dilek kuyusu gibi gözlerin ki adıyorum -sana adanıyorum… sen üşüyünce hasretim uzadıkça uzanıyor derinden/derine derinden/terine hiç gitmediğin yerleri özlüyorsun.. yüzün/yüzüm ellerin/ellerim ve yankısında teninin yokluğun kalabalık, yokluğun kavgalı yokluğun buz, meğer yanığı değilmiş suyun yanmasıymış/yaralanması kabuk bağlaması usulca sen üşüyünce… (…) |