SORDUN MU
Ey beni görmeyen, bilmeyen kişi
Ilık bir yağmura sordun mu beni? Mayamız topraktır, erkek ve dişi Renksiz bir çamura sordun mu beni? Kimsesiz çocuğa, sessiz garibe, Seherde soğuğa, hasta tabibe, Sağda-solda amel yazan katibe Sen, Cebel-i Tur’a sordun mu beni? Seven gönüllerin rüyasındayım, Sadık aşıkların hülyasındayım, Mahzun bir yüreğin duasındayım, Tam değil küsura sordun mu beni? Beyaz gonca güle ve papatyaya Yalnız bir bülbüle, gökteki aya Çaya; evet, dostum sırdaşım çaya Yavuz’a, Timur’a sordun mu beni Gönül kitabına harf lazım değil Sevda mektubuna zarf lazım değil Zalime karşı dur, mazluma eğil File değil mur’a sordun mu beni? (mur:karınca) Kalp albümündeki resimler bilir İç dünyanızdaki mevsimler bilir Parçalı gönlümde, dilimler bilir Gözlerdeki nura sordun mu beni? Kalp namlusundaki tek kurşun var ya Başı dik, korkusuz duruşun var ya Arkamdan hançerle vuruşun var ya Tanırlar, onlara sordun mu beni? Ben, bitmeyen KeDeRin adaşıyım Ben, hasretin ranza arkadaşıyım Ölü doğan bebeğin ilk yaşıyım Söylesene, bana sordun mu beni? Abdulkadir ÜNAL (Çelebî) 25.01.2017 |