TEK TESELLİM YİNE YAZMADIĞIM O SON ŞİİR...
İnancın seyrinde yol alıyorum,
Düşkün bedenlerden düşen bir terennüme Düşüyor yolum ansızın: Gölgelerde kaybolmuşluğu tüm yolsuz kalmışlığın Ve hicvi yine sözsüz bir tufanda Sere serpe gönül dergâhım. Sanmanın ötesinde inandırıldığım; İnanmanın ötesinde kandırıldığım muzip bir tekerleme, Sayacı kırık bir şiirdeyim yine: Şiirden öte bir hayat var mıdır, kaygısı iken Çöreklenen şu boşluğun indinde, Rahmet okuduğum tüm ölü şiirlerime sözüm. Belki de sözsüzüm bu gece, Bil mukabil derken kader, Esefle kınadığım benliğin ölümlü ve dökümlü hücrelerinde Kaykılmış bir beyit tadındayım: Hayli mahzun, Biraz mağdur Bir o kadar kenetlendiğim sevgiye isyanı belli ki Eşrafımın: Gönül gözümde saklı olsa da diyemediklerim, Sözsüz bir ömre mi delaletti yoksa tüm geçmişim? Kıyamadıklarımsa kandığım, Telaşı çok sinsi bir imge iken tehir edilesi, Rüştünü ispatlamadığım çocuk kahkahalarım Dünden miras bir gizem. Sonrasını bilmek dahi istemem hele ki; Çetrefilli bir yorgunluk gitmek bilmezken bir adım öteme, Ve an’da takılı sayacı ömrün, En masum tınısı boşlukta raks eden Duyulmasa bile ne yazar, dercesine. Düştüm işte gözünden onca insanın, Yeter ki görmesinler gözümden düşen yaş(s)ları Ve ağlamasınlar da ardımdan, Bilsem bile güleceklerini, Saklı tuttukları isyanı gömsünler benim yerime Ve tek tesellim yine yazmadığım o son şiir; Adı sanı olmayan bir derlemede ya da Sunumunda hayatın sair bilmece, Ölüm tadında esefle kınansam da, Kınımda saklı tuttuğum matemi İçerken delicesine. |