FERASETbirazdan güneş saklayacak yüzünü gecenin koynuna görmemek için yalnızlığımı.. uçmaya tövbeli bir kaç güvercin geçer buradan son taklalarını atmak için yeryüzüne her takla insana tokat her takla dönekliğin şah damarına baskı. birazdan leş kargaları üşüşür başıma her parça etim değerinden az gülüşüm sahte dudaklarıma yapışır seviyorum derim yine gözlerimi saklayarak kalbimin görünmesinden deli gibi korkarak biliyorum çok geçmeden unutur beni ki onca ölümleri bu kadar kolay unuturken insanoğlu onun beni unutması kadar doğal afet olamaz. birazdan bir dilenci ayaklarını sürüyerek geçecek zamana bir an gibi verilen sadaka sevda gibi yetersiz bulutsuz gök yüzünden yağmur yağması gibi aşk abartılı ziyan olan gün batımına isterik kahkahalarım bulaşır. birazdan gidecek hayatımdan hiç olmamış hiç bir şey yaşanmamış gibi aramızda el olacak gözümde sel olacak yarınlarımı ardında süpürüp başı dik gönlü yaşanalardan ezik yakışıklı yüzünde gurur defolup gidecek işte bir mum gibi söndürüp beni. kaç kere ölür bir insan kaç kere vurulur sırtından ahmakça tecrübelerin itirazı var olanlara saflığın dozu da ayarlanmalı günde üç kez mesela birer tablet bu sahtekarlıklara çözüm olabilir ya da toptan içip nalları dikmek lazım tüm olumsuzluklara. dudak kenarlarımda kıvrılıp yatan sahte gülücüğümde düşecek birazdan gerçek balyoz gibi kafama inerken ben baygınlık nöbetlerimden birini daha yaşayacağım hafif bir titreme tüm bedenimi sararken ağzımda köpük köpük küfürler saklanacak akmadan gitse diyorum içimden duymasa bu kadar yıkıldığımı ferasetten yoksun kalbinin harabemi gezmeye gelmesi son isteğim. birazdan bir gemi kalkacak bu köhne limandan bütün yükünü boşaltmış dibe vuran ağır duygular hafiflemiş olarak ardına bakmadan kalkacak bu öyle bir liman ki kaç denizci aramış bulamamış kenat köşelerde sessizce beklemiş yıllar boyu bir sese kurban edilesi hayat. denizin ağzı bir karış açık son veda konuşmasını hayretle dinlerken şapşal bir damla, buz tutmuş gözlerimden akıyor bana çoktan sırtını dönen sevdaya sahildeki çakıl taşları bile gülüyor soğuk burnumun dibini sızlatırken dalgalar son anı kırıntılarını da sürüklüyor taşlardan birazdan yavru martı gibi düşeceğim kumlara sahipsiz kimsesiz. Ayvazım DENİZ |
Sevelim mi Olric?
Sevmek nedir efendimiz?
Sevmek vazgeçmektir Olric.
Vazgeçtiyseniz sevelim efendimiz.
Oğuz Atay- Tutunamayanlar