ÖL, DEDİM ÖNCESİZLİĞİME...
Öl dedim öncesizliğime,
Teferruatını bilmediğim bir hutbeye sığındığım Tek izlek tek suret, Asılı rehavetin batağında Peyda olan malum sona yüklü kefaret. Gölgemden nasiplendim ansızın, Bukalemun imgelerde sağalttığım hezeyan ertesi Kalburüstü yalnızlık yine eşleşen Evrenin tek armağanı. Bir matemdi madem, Bir kelam bir rahle bir yürek; İçini boşalttığım asırlarca yüklü nedametin Görkemli vasıfsızlığı mücbir sebeplerle çoğaldığım, Yüz görümü bir istikamette darmadağın, Kanayan suresinde bilinmezin Kandığım yalanlarına gülen şeytan ahkâmların. İpliği pazarda nice beyhude tantana, Cafcaflı hegemonyalara yüklediğim Basireti bağlansa ne yazar, demek nasıl ki Muteber bir tını yine dağılmışlığımın huzmesine sığıntı Bir makamda yol vermişliği sergüzeşt bir sanrıda Kaybolmalarımın esrarı sadece Yüz görümü bir milatta saklı: Miadı dolmuş mutluluğun kayıp kaydı Evrende damıtılmış bir zerre de olsa Varlığın hezimetinde kayıp bir yargı. Kurtuluş bildiğim miladımın arka yakasısın: Yankısızlığımın sessizliğinde eğilip büküldüğün sanrılarına Gizem yüklediğim ve hatmettiğim ıstırabı taşırken Sol yanımda Biraz da demediklerine kefilim, Dediklerim kanarken içimde Kanmak istediğim bir yalansın Yine de tedbiri elden bırakmadığım… Öleceğimi mimledi serçeler, Camımda kırgın gagaları, Kırık bir buse kondurdum Ölmezden önce son serçe. Damıttım da isini kirini yüreğin Ve kahpe bir gölgeye vuruldum gecenin bir vakti: Görmediğim bir mevsime Ekmeyi düşündüğüm umutlarım. Ola ki gelir çalarsın Kayıp ruhumun kapısını Bil ki tanımam senden önce kimseyi Ve darp ettiğim bir şiiri de adarım İhanet olsa da vebali Yazmaktan geri duramadığım Hangi hikâye ise İçinde kaybetmediğim çocuk yanım. Ay yüzlü üşümelerimi de unuttum, Kerelerce aldanan miadı dolmuş ne varsa, Her izleği sen bildim, Her acıyı yâd ettim günbegün Umuttun oysa nasıl derin, Uykulara sızan kâbusların kefaretini Boş yere mi ödedim, Bilinmezliğin muhafız alayı, Düşüncelerin zikrinde yığılı Onca alayını Görmezden gelmek miydi Yüreğin fiili: Hem de bir terennüme bağdaş kurduğum Gök kubbede yine ve sadece O’nun nezdinde. Bir boyuttum boyutsuzluğun Çalarken şarkısını. Bir buluttum az sonra dağılacak Ve sandım ki dağılacak o muteber yanılgımda Uyumuştum gecenin kör vakti. İflah olmazdım artık, İnkâr edemediğim ne ise Ne yalandı ne de göreceli bir kehanet: İfşa ettiğim tek meblağdı oysa Mabedime yağan sonsuz rahmet. |