Kızar mı Şehir
acılarımı yazsam
bu şehrin binalarına duvarlarına kazısam sokaklarını boyasam içimde biriken kanlı göz yaşlarıyla sırlarımı bıraksam çıkmazlarına peşim sıra gelen dertlerimi koştursam caddelerini yorsam içimde ki palazlanmış kederi haykırsam gece konduların gündüz uykularına kenar mahallelerindeki yokuş merdivenlerine döksem sancılarımı akıp gitse fabrika atıkları kokan kanallarına gözlerimi dikip manzarasına seyre dalsam bir cıgara da ben tellendirip içimde ne varsa hazmettiğim karbonmonoksit soluyan havasına karıştırsam kalbimde ki eriyen aşkı döksem kaldırımlarının çatlaklarına kurumuş yaralarımla kapatsam sokak lambalarının isten yarım yamalak görünen ışıklarını boşluğa sallasam taş köprüsünden taşa bağlayıp öfkelerimi ateşe verip yaksam kül etsem o koca meydanlarında sabırlarımı tam göbeğinde en kalabalık yerinde kaybetsem yalnızlıklarımı tren istasyonun da oturtsam bir banka bekleyişlerimi beklemek üzere beş on beş seferini yıkık virane yapılarının çatılarına mıhlasam buz tutup donsa soğuk düşlerimi düşürsem yere su birikintili boş arazisinde güle oynaya koşturan çocukça hayallerimi şehrin çıkışında tek kalmış ağacının dalına assam pişmanlıklarımı uzandırsam çimlerine bütün yorgunluklarımı çıkıp gitsem aniden senin benden gittiğin gibi kızar mı bu şehir bana benim sana kızdığım gibi. s.g. |
bunun gönderilmesinden başka çare yoktur.
Bir lambanın yanmaya devam etmesini istiyorsak,
ona sürekli gaz doldurmalıyız…………….…….. (Teresa Ana)
Şiir yüklü duyguları çok beğendim…
………………………….. Yeni Yılda Saygı ve Selamlar…