Nilim Gülüm Ölüm TitrediNİL’İM GÜL’ÜM ÖLÜM TİTREDİ İhânetten; dört anasır hışmının Şiddetinden korkan kelim titredi Temmuzda oyulan gözmü kaşmının? Hiddetinden kopan telim titredi Son zamanda şu deccâl ordusunda İslâmâ kurulan şer pususunda Hoş gör diyen hahamlar uykusunda Horuldadı yobaz, Nil’im titredi Eşşek ölür ise kalır semeri Ârifan ölünce kalır eseri İster berduş olsun ister serseri Afete dönünce sel’im titredi O yâr ki: vareden mükevvinâtı Kâinâta nakşeylemiş sanatı Huzûru afiyette saltanatı Akıl komadayken delim titredi Muhsin yiğidimin Afgan ağası Olduğundan sonsuzluktur düâsı Keş dağına rahmet-i kar yağası Sinâ çöllerinde Selîm titredi Nazım da çıraklık usta demektir Ilmi hikmet deste deste demektir Her alınan nefes beste demektir Nakış nakış, desen, kilim titredi Zeki Hayaloğlu dilin üstadı Mızrabı vurduğu telin üstadı Âşkına düştüğü elin üstadı Ekseninden kayan milim titredi Kayaya sorulsa verir cevâbı Bir arada günâh ile sevâbı Halkedip de ikrâm etmiş kevâbı Haşyetinden ayım yılım titredi Yaşadığım ahvâlimde, hâlimde Esrârı hikmeti zahir ölümde İtinâyla beslediğim gülümde Kâ’be’ye bakınca fil’im titredi Arifânla aşık sohbet ederler Aşık: vecd gelir canım kurban, der Arifanda: kurban edilecekler Bellidir deyince, ilim titredi Şûâra dergâhı nûrun otağı Yanından geçemez şeyin potağı İlâhi feyz ile aşarken çağı Fitne, fesat, zûlmü zalim titredi İçindeyiz yaktıkları ataşın Acısıyla feryâd eden gardaşın Vurduğu taş ile dağılan başın Ezdiği zûlümde zâlim titredi Şeytanın kurduğudur ilmi tuzak Tevâzu tedenni iblisten uzak Cehenneme gider çektiği kızak Beni sürüklerken elim titredi Vahab Kocamandan Dertli Polattan İlçeyle seksen bir ilim titredi Hayaloğlu Çobanoğlu erattan Kamera çektikce filim titredi Hûrufû Mukatta Şifrei Hûdâ Esrarı hikmeti bir katre suda Ehl-i dertler küçük ölüm uykuda Bülbül figânetti gülüm titredi Geçti; bir kahvenin kırk yıl hatırı Ehl-i zulüm doğurtuyor katırı Köstebekler elde etmiş satırı Ciğerlerimi dilim dilim titredi İnânmam der görmediğim Âllâh’a Sorar Âllâh nerde göster eflâha Âli (k.v) olmadığı yermi var daha? Bastı zaman üstü velim titredi Âllâh’ındır seçile değil Şuara bahrinden geçile değil Kelâmı İlâhi içile değil Yanığımdan kalan külüm titredi Arı olunamaz, arı bir canlı Ne ins ne cin, melek, ne de hayvanlı Âllâh’ın esrârıdır anlı şanlı Seher rüzigârı, yelim titredi Mirâçta gariblik sandığı gördü Gariplik tacın başına ördü Rabbül âleminin katına vardı Refrefin üstünde belim titredi Kıt’aya bir Alaya Tabura Katılmak çün arıyorsan ha bura Yaratan ılmini sarmış sabura Dalgası kabaran gölüm titredi Sundum arzı hâlim şahlar şahına Rahmeti galibdir abd günâhına Ravdai Nebî de secdegâhına Vardığımda arzı hâlim titredi Düşmanın defi için ülkesine İttihadla; hain şebekesinde İSLÂMİ’nin vurduğu taş sesine Âzrâîl şok oldu, ölüm titredi |