MeçhulUzağına bırakılan üç beş lisan acizliğiyle temsil Özlemin kıyısında yiten nasibe uzanır Üzeri kavruk acziyetin Defahatle yazılmış bir ağıt gibi çökmüş iç yerimde canhıraş bir söylem Kutsi bir hadisin sağlamlığında limanımda soluk alır güz gülleri Oysaki kasımpatılar musallaya yatırılmış solmuş bir meyyit Yığın yığın kazıyor toprağı rençber Şiire değmiyor şairin eli Yazılacak ne varsa tüketmiş acı istila etmiş her yeri Bilinmez bir cümlede aşılmaz acziyetin karanlığını okur Kırık dökük bir lehçe dil kesiği kan tutar Kanatır hüzne açık yetim gözleri Küstüm çiçekleri koparırken şafaktan Ellerimi kavurur ateşin alazında ben pejmurde ağlak çocuk Hallerimle hemhal olan sözleri ç’alıyorum mevsim yitip giderken Kayboluşları mı asıyorum gecenin iç eden gülüşüne Bu kasvetli şarkıyı kim astı geceye Dünden kalan hüzünlerim vardı yüreğimde Alt edemediğim imgelerin içinde sırdaş olmuş tutsaklığım Beceriksiz bir kalemin peydahladığı hazan iklimi bir söylence gibiyim Uslanmaz beynimin dip köşelerinde T’arafsız buseler bıraktım Aksağanı bozuk küfürleri anlatamam Lisanımı y’azık ettim yıkanmamış onca hayallere Ah yalnızlığın yarası varsay Kayboluşlarımı arama küfelik bir sarhoşluk bu bendeki ahval Hani soluma ağırca geldi bu sevda K’açmak en iyisi zamanın kadranına asarak gerçeği Söylesem yâre dokunur söylemesem dil sızlar Keşkeleri s’attım Yırtılan yüreğimde mahur ağlarım Ateşim söndü savruldu külüm Meçhule giden meczup gibiyim!... Şerbetleniyorum iksirli bir şiirin demiyle! Nuray AYHAN... |
Tebrikler.👏👏