ÖĞRETMENİM CANIM BENİM
Ders varmış her tonunda renklerin
Kokuları, sessiz öğretişleri çiçeklerin Meğer taşın toprağın esen yelin; Sesinde’ sessizliğinde gizliymiş tüm bildiklerim Dünyanın kaç çiçeği var; Henüz bilmiyorum...öğrenemedim. Kaç çeşit kayası, ve kaç yaşındalar, bilmiyorum.. Şart oldu, bir gün öğreneceğim. Kaderleri önceden yazılmış mı çiçeklerin? Sümbülün, gülün, karanfilin, ebeden-ölmezin? Hep yalnız mı geçer ömrü nergisin? Farkı var mı yurdumun çiçeğinin benim? Senin? Dünyalı öğretmenlerim "öğrendiklerimin" benim, senin; Eşit mi değeri çocuğun, çiçeğin, koçun, keçinin? Meselâ arı çiçeği seviyor mu? Sömürüyor mu? Henüz öğrenemedim...ne dersin.... Meselâ "fotosentez" öğretmenim.... Neler neler öğretiyor, hayranınım "sessiz öğretmenim" Dünya dönüyor, dönüyor hiçbir şey uzaya düşmüyor, "Yer-çekimi" her şeyi kendine çekerken, acep ne demeye çalışıyor. Meselâ, göçmen kuşlar giderken, Ne öğretiyor harbiden? Kırlangıç yuva yaparken? Tırtıl kelebeğe dönüşürken? Sarı çiçeğin umurunda mı gerçekten, "Gül" onca insanı peşinden sürüklerken... Elma ağacı ağlıyor mu yapraklarını döküp soyunurken. Özellikle çam ağacı, yanıbaşında yıl boyu yemyeşil dikilirken Çekirge, kendi ömrü için ne diyor; Kaplumbağa dört yüz yıl ömür sürerken.. Gün geceye, gece, güne ne diyor, Kavuşmayacağını bile bile dünya sökülse de çivisinden. "Öğretmenim" canım benim Sesinle, sessizliğinle, sevginle, haşmetinle, işlerinle. Öğretmenim olmaya devam ediyorsun sen. Saygıyla SELÂMLIYORUM seni ben. Asiye. 24/11/2016 |
Saygı ve selamlarımla