...SENİ SEVİYORUM DİYEBİLSEYDİN EĞER...
Ebedi yolculuğa uğurladığın karın ise eğer,
Kalbinde çöreklenmiştir dağılmaz ağrılar. Benliğini geleceğe dair kocaman bir umutsuzluk sarar. Ev de artık ne sıcak aş, ne de gülümseyen eş var. Gelmez olur o gidince dostlar ve misafirler. Kaldığın ev olur dört duvarlı soğuk bir yer. Sokakta karşılaşınca selam verir hal hatır sorar. AMA Yoktur eskisi gibi gelip gidecek komşular Artık alışmalısın dostum! Baktığın aynalarda yalnız bir adam var VE dışarıdan görünende bu, yalan söylemiyor aynalar. Kolaysa kaybettiğini bul, İnsanların bakışı sana“dul” olur “dul”. Mutfakta seni bekler birikmiş bulaşıklar Çamaşır makinesinde serilmeyi bekleyen, Renkleri birbirine karışmış çamaşırlar Aklına gelir bir bir o hayattayken unuttuğun özel günler; Ama nafile artık almak istesen de kimsesizdir hediyeler. Ebede uğurladığın karın ise eğer Burnunda tüter leylak kokulu gül teni Tutmak istersin ama yoktur artık sana uzanan eli Zaman zaman kızdırsa da sözleri İstesen de duyamazsın yüzüne vuran o ılık nefesi Ve sevgilim diyen o yumuşacık sesi Yıllarca aynı yastığa baş koymuşsan eğer Anlarsın ki yaşam onunla güzelmiş meğer Oysa kaybetmeden bilmek gerek değer Seni seviyorum diyebilmek dünyaları eder. Eğer evinde varsa öyle biri, Yaşam senin için bu akşamdan değişmeli Girince eve insan gülümsemeli sevdiğini söylemeli. Fiyatı ne bunun? Ne kadar sürede söylenir ki? Kaç gram eder? Alt tarafı iki kelime… Bundan erkeklik ne kaybeder. Oysa mutlu bir beraberlik için, İnsan epey bir yol kat eder. “Seni seviyorum” diyebilseydin eğer… 11.01.2014 Songül Yılmaz |