5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1679
Okunma
Ey Aşk!
Şenliğine davet et, kalksın üstümden örtü
Bu divane senin hep nemrut yüzünü gördü.
Gözünde, gönlünde hiç olamadım muteber
Yüreğime köz koydun, kucağımaysa makber
Zülüfe boyun verdim, elaya yürek yaktım
Bir göz ucu selâma aldanıp düşe yattım
Kaç fecir gözüm yumdum; bitmesin düş-ün sihri
Bitti; sen, güneşle bir akıttığında zehri
Kaçtım, sindim nafile, yalanlarına kandım
Ölümü üfledin de, yaşam iksiri sandım
Sevin! Bir gün bitecek; kırgın, küskün nefesim
Olmadan gözde serap, ne dudakta tebessüm
Bu kadar eza, cefa insana çok değil mi?
Yoksa derdin aşk değil can almaya meyil mi?
Kör kuyulara düşsem bir Yusuf olur muyum?
Benim için aşk çeken Züleyha bulur muyum?
Kalkar mı bir gün söyle, üstümden kara gölgen?
Başımdan döksem kurşun, boynuma assam cevşen?
Saçılan rahmetinden dokunmaz mı hiç biri?
Benim kalp mi mühürlü, yoksa gök mü kilitli?
Ne olur, kur gönlüme şu muhabbet sofrandan
Saki meyi saçtıkça, can bulsun bu gariban
Terennüm etsin dili, saçsın kirpikten ışık
Şahlanıp bin şevk ile sema ya dursun aşık
Ne hüzün ne gam kalsın ne hüsran, ne de firak
Ufku vuslata açık bir odla içimi yak
Ruhumu sar, okşa ki müşfik seni bileyim
Bana Leylâ’yı uzat “Nemrut “adın sileyim
Bulayım Leyla’yı da geçem Leylâ’dan öte
Varsın o an yansın kalp, yansın tamudan öte
Durma kır inadının, kibrinin zincirini
Vakit kapanmadan ver sabrımın ecirini
Olurum sana köle, hatta ahirette de
Cezan cehennem ise ben çekerim dert etme
Haydi Aşk!
Ver Leylâ’ mı…
PERİHAN DİRİCAN
5.0
100% (6)