BABAMA AĞITŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ben üniversite öğrencisiyken 1 Haziran 1992’de Rahmet-i Rahman’a kavuşan, o zamanın şartlarında Ankara’dan Kayseri-Pınarbaşı-Tokmak Köyündeki cenazesine yetişemediğim, şiddetli yağan yağmur sebebiyle ve "açılmış mezar beklemez" denilerek ben varamadan defnedilen babama sonradan yazdığım ağıt.
Gölgelenmiş akça yüzler
İçin için yakınıyor Sürmelice kara gözler Bir boşluğa bakınıyor Konuşurdu dağlar gibi Derin ırmak çağlar gibi Gökler bile ağlar gibi Yağmur yağmur dökünüyor Açılmış Mevla’ya eller Rahmet diliyor gönüller Bülbül gibi öten diller Konuşmaya çekiniyor Cana ecel geldi diye Bir gül daha soldu diye Babam Osman öldü diye Mevt salası okunuyor Hasta imiş, aramadım, Başucunda duramadım Namazına varamadım Bana tavır takınıyor Hangi bir derdime yana’m Nerden göçüp nere kona’m Bağrı yanık garip anam Melül melül bakınıyor Hayat bir çocuk masalı Yalanmış dünyanın malı Musalladan kalktı salı Dağ yerinden yekiniyor Şahitlik eylesin ümmet Etmedi kimseye minnet Ağ elleri sanki Cennet Kapısına dokunuyor Mülki yetim kalmak zormuş Felek dalımızı kırmış Yalan dünya sofra kurmuş Her gün insan tıkınıyor 28.05.2011 00:00 Ankara |