Yorgun Çınarlar
Siz hiç yaşlanmayacaksınız benim gözümde,
Yüreğimde yaşıyorsunuz yorgun çınarlar. Hayatımın akışında, sözümde, özümde, Derin izler taşıyorsunuz yorgun çınarlar; Özlüyor sizi kasabalar, köyler, sınırlar. Gözlerinizin içi hala aşkla parlıyor, Zil çaldığında kalbiniz yerinden fırlıyor, Derse girememek üzüntünüzü harlıyor, Yüzünüzü asıyorsunuz yorgun çınarlar; Özlüyor sizi sınıflar, meşaleler, surlar. Nice okulların kapısını siz açtınız, Yurdun her köşesine sevginizi saçtınız, Soğuk çeşmelerden kana kana su içtiniz, Giden ana şaşıyorsunuz yorgun çınarlar; Özlüyor sizi dağlar, şelaleler, pınarlar. Kim bilir başka şehirlerde, iklimdesiniz, Hepiniz farklı mizaçlarla aklımdasınız, Siyah beyaz fotoğraflarda, saklımdasınız, Ta maziden esiyorsunuz yorgun çınarlar; Özlüyor sizi kızılcıklar, ayvalar, narlar. Şimdi ne kara tahta var, ne tebeşir tozu, Akıllı tahtalarda gösterilse de yazı, Cihazlar vermiyor sizdeki sımsıcak hazzı, Tüm çağları aşıyorsunuz yorgun çınarlar; Özlüyor sizi kardelenler, boranlar, karlar. Saygıyla eğiliyorum, pek hatırınız var, Sonsuza dek anılacak çok hatıranız var, Eğitimde emeğiniz, alın teriniz var, Gönülleri okşuyorsunuz yorgun çınarlar; Özlüyor sizi papatyalar, laleler, kırlar. Diktiğiniz fidanlar meyveye durduğunda, Bahçıvan deste deste gonca gül derdiğinde, Kardeşlik, beraberlik, mutluluk sürdüğünde, Gülümseyip coşuyorsunuz yorgun çınarlar; Ve bekliyor sizi firdevsler, haleler, nurlar… Muhittin Alaca |