10.40
Saat 10.40
Günüm ; Kadıköy vapurunda,elimdeki bardağın tütsüsüne dalıp gitmiş bir şekilde seyrine devam ediyordu Hava kapalıydı Geceden kalma bir yağmur,sokaklara adını yazdırmıştı İçi doluydu vapurun Hava soğuk ya, Kimsenin dışarı çıkıp,martılara simit atmaya cesareti yoktu Kimse martıları düşünmüyordu. Vapurla yarışırcasına,kanat çırpınışlarına şahit olabiliyorduk sadece Kimimiz yalnız,kimimiz başını yaslayabilecek bir omuzla devam ediyordu yolculuğuna Elimizde çay,ağzımızda donuk bir buğu.. Kulaklığı takıp müzik dinlemek,doğaya ihanet olurdu En hırçın dalgayı bugün koparmaya ant içmiş gibi bir zelzele yaşattırıyordu bizlere Yolculuğun sonlanacağını işaret eden Haydarpaşa garı göründü sise bulanmış pencerelerin ardından İçimde bir burukluk Garın önündeki kara tren gibi,zifiri bir geçmişe yolculuk.. Saniyeler dakikalara yetişmeye çalışırken pürüzlü bir ses yankılandı iskelede durarak İçindeki nefreti kusar gibi,bir bir gölge oldu bu müstesna kalabalık Herkes herşeyi planlamış gibi Hangi kafeye gidilecek,hangi arkadaşla buluşulacak,hangi kitabevinden kitap alacakları belliydi sanki Bir ben... Bir ben rotasız geziyordum Moda sahilinde Semtlerin bir mevsimi olsaydı, Kadıköy’e Kasım yaraşırdı Kasım kadar soğuk.yılgın ve kalabalık.. SANİYE SAV |