O Gün Seni Çok BekledimO gün seni çok bekledim. Bir merhabanı yada günaydın demeni. Buğulu camdan izledim gidişini, Her sabah olduğu gibi. Arkana bakmıyordun, Başın önünde ilerliyor seni seviyordum. Her halini sevdiğim gibi, En çokta bu halini seviyordum. O gün seni çok bekledim. Yine camdaydım hayallere dalmış, Unutmuştum ocaktaki yemeği. Her yer daha dağınık, Her yer daha tozluydu annemin tabiriyle. İçimse aksine tertemiz Ve huzur kokuyordu bekleyişlerimle. O gün seni çok bekledim. Hatta bir ara sırf seni yazdığım defterime Güzel notlar yazdım. Seni bugün gördüğümü, Saatini dakikasını tarihini Ve bekleyişimin kırıntılarını. Her şey o kadar güzeldi ki Bir an bozulacak diye korkuya kapıldım, Sonra attım üzerimden tüm korkuyu Ve o anı yaşamak istedim. O gün seni çok bekledim. Hiç olmadığı kadar; Hayatı umursamadığım, Annemi duymadığım, Yemek bile yiyemediğim kadar. Annem hastalandığımı bile düşündü, endişelendi. Ama onu sakinleştirmeyi başardım. Gözüm hala buğulu camda Senin gelmeni bekliyor Gideli beş saat kadar zaman geçti, Endişeleniyorum. Hiç bu kadar uzun dışarıda kalmamıştın. En fazla dört saatti Ve onda çok korkmuştum. Hatta o zaman da iyi şeyler olmadı, hastanedeydin. Sen dışarı çıkmayı sevmezdin. Telefonda konuşurken duymuştum. O gün seni çok bekledim. Ve artık çok endişeleniyorum. Acaba başına bir şey mi geldi diye düşünmeden edemiyorum. Ya yine hastanedeysen? Hayır gelene kadar bekleyeceğim. Ama korkuyorum Hislerim bana iyi şeyler söylemiyor. O gün seni çok bekledim. Hava iyice karardı, Öyle hayaller kurdum ki Birini senin yürüyüşüne benzettim. Bir an için mutlu oldum. Sonra geçti. Sabah çıktığın yola Akşam dön diye yalvarıyorum artık. Yalnız olsam hüngür hüngür ağlardım. Ağlayamıyorum korkuyorum. Kalbim hiç bu kadar hızlı atmamıştı. O gün seni çok bekledim. Annemin kapıdan ’iyi geceler biz yatıyoruz’ dediğini duydum. Artık saat uyku vaktiydi ve endişelerimin yerini büyük bir korku aldı. Ya kaçırdıysam, Bir anlık dalgınlığımda geldiyse diye düşündüm. Ama sonra yanıldığımı anladım. Çünkü gelse muhakkak anlardım. Gürültüsü hiç yoktu. En çok şikayet olunan insandı, ama şimdi hiç ses yoktu gelmemişti. O gün seni çok bekledim. Sabaha kadar yarı uyanık, Yarı yorgun bir şekilde ağladım ve yalvardım. Gelmeni istedim. Önceden sevmeni istiyordum Şimdi yeter ki gelsin Sevmese de olur diye yalvarıyorum. Ve ertesi gün cesaretimi toplayıp Seni sormaya karar verdim. O gün seni çok bekledim. Sabah olduğunda kimse ağlamadığımı anlamasın diye Yüzüme maske yaptım. Herkes evden çıktığında yüzümü yıkayıp Hemen karşı dairedeki yaşlı teyzeye soracaktım. Ve nihayet kapısını çaldım. İçimden hala dua ediyordum. O gün seni çok bekledim. Kapıyı açan teyze bana gülümsedi. Önce halini hatrını sordum. Sabırla konuşması bitince, Hemen aklımda kurduğum soruyu yönelttim - ’Teyzeciğim, karşı dairenizdeki beye ulaşamadım herhalde evde değil benim ona borcum vardı da nerede olduğunu biliyor musunuz? ’ Ağzından çıkan cümleyi pür dikkat dinliyordum. - ’Şey evet evladım dün buradan ayrıldı ve bir daha gelmeyeceğini söyledi, neden diye sorduğumda öyle olması gerektiğini söyledi ve benden helallik istedi.’ Başımdan kaynar sular boşalmış gibi oldu, Öylece donup kaldım. Beni gören yaşlı teyze - ’Üzülme evladım senin ona borcun yok. Yoksa bana aşağıdaki genç kız benden borç almıştı ve bana vermeyi unuttu, bende bu yüzden sıkıntı çektim, Belli ki o da sıkıntıda. bunu ödemesini istemediğim için buralardan gidiyorum, der miydi? Yani anlayacağın sen bu borcu unut zaten delikanlı bunun için gitmiş, seni zor durumda bırakmak istemiyor. ’ Oradan hızla uzaklaştım. Bu sefer gözyaşlarımın akmasına müsaade ettim. O gün seni çok bekledim, gelmedin. Ve hala ilk günkü gibi bekliyorum.. . Tuğba Bal |
su gibi akıcı okunası romandı