yaz kızımher fidan kendi ormanını büyütür ve her kıvılcımda kendi yangınını… hiç bir umudum kendi eceliyle ölmemiştir bir denizi kanatırcasına maviydim bir zamanlar ne zaman günahsız bir kadın resmetsem hep kanardı tuvalim düşlerimden kovulacağımı bilsem bile hep düştüm kendime tutukluk nedir bilmezdi bakışlarındaki katil ecelime müebbetti gözlerindeki derinlik sığlıma girdap sarhoş olası bir şarabın ağızlar dolusu açlığıydım mahzenlerimde ayık tek damarım dahi yoktu ki Tanrı şahidim olsun ayılabilsem öleceğim kendi kalbindeki söküğü dikemeyen ucu kırık iğneydim ip ucuydum kendi bilmecesindeki deliği dahi es geçen yatılı misafiri olurdun üç kuruşluk aklımın tenhalarında bütün çığlıklara ben lal olurken sen kal isterdim geceler boyu intihar süsü verilmiş lirik bir şarkı olur susardım dudaklarıma cinayet mahalli olurdu aklımın sınırı fikrimden önce damıtılmamıştı daha sözcüklerim ki namluya sürüldü şiir damladığım bir kalemdi az önce belinden vedalaştığım ve “yaz kızım” der gaipten bir ses gereği düşünülmemiştir ve gerekte yoktur hiç bir şiir şairini gömemez ve hiç bir şair de şiirini aşk tutuştuğunda vakitsiz en çok onlar ölür titrek nefeslerinde... ilhanaşıcıkasımikibinonaltı |