Hicran düşlerimi süpürürkenMecüsi ateşlerin korunda Hicran süpürüyor düşlerim Şimdi nerden bileceksin bu kaçıncı yangının koru Topu topuna bir avuca sığa’bilecek Yüreğimin büyük dünyasında Asrı saadete çekilen kara bir perdenin gölgesi Hep kınında paslanan dualarımın akibetine uğramakta Tut ucunda diyebileceğim bir umut olmalıydı aslında Sır ile aşifte arası megolaman olurcasına Tualde asılı bitmemiş bir portrede Yarım yamalak çizilmeliydi her tevazude bulunduğum ne varsa Devam etmeliydim aslında Günah ile sevabı aynı sofraya İyi ile kötüyü Kara ile beyazı Leyla ile Mecnun’u Bir arada yok etmeliyidim Ve gitmeliydim yardan serden Gitmeliydim çocuk mezarların olmadığı yerlere Alabildiğnce çok uzağa Masallardaki harikalar diyarına Belkide kaf dağların ardı ruyalara Uyanmamak dileği ile Yusuf’u almalıydım kör kuyudan Yakup’un hasretine Yusuf kokulu mintan basarak gidermeliydim Bütün iyi niyetlerimi harcamalıydım Yaşanacak bir nefes daha Vermişken yaradan İki yüzlü davranarak Kendimi kandırmış olacaktım sadece Hicran düşlerimi süprürken Ancak ve ancak Son satırlarında geçer yarin ve vuslatın selamı Gönül heybemde sakladığım eski aşk mektuplarında Yoksa ben hep deli taylar sürerim Mahşer surattlı ateş dağlarına Kabüslarla uyandığım o yarı baygın rüyalarımada M.kılıçel |