ADSIZ
Fecri baştan başa dolaşıp ortadan bire bölmek,
Doğup senle yeniden, yeniden senle ölmek. Nameler illegal, nameler akşamları mumyalıyor. Akşamlar kara bir bulut gibi dağılıyor. Gözlerime bir tanrının sureti değiyor. Alaca bir karanlığa büründü bütün alem. Gözyaşı ile kutsuyordu toprağını alemin bulutlar. Çılgın bir serenatla geçmiş buradan sonbahar. Önümde bir mezar vardı, kağıttan taşı. Feleği taşıyormuş gibi sırtlanmış bir başı. O mezar ki toprağı karanfillerle karıştırılmıştı. Şeytan ve melek o mezar başında barıştırılmıştı. Toprağın kokusu sonsuzluk suretinde sarhoş etmişti. Ve artık ellerim mezarı kazmaya hüküm giymişti. Kazdıkça, ruhumun tam orta yerinde bir çığlık, Gönlümün bu denizlerinde hüküm sürmüştü sığlık. Kazdıkça, çoğalıyor gibi toprağı daha derinden hissediyorum. Kazdıkça, yağmur damlıyor alnıma, yükseliyorum. Nefes alıyorum, gözlerim gaybı selamlıyor uyanıyorum. Anlıyorum ki ilk kez uyanıyorum gerçek bir uyanış. Kendini bulduruyor gibi bu evrede kendinden kaçış. Vakur bir serenatla kendimden içre, bir esrime hali, Kazdım sanıyorum, bulduk dibini elim bir şeye değiyor. O nasıl bir şeydir ki bedenimi önünde eğiyor? Eğilen ben miyim, bedenime diz çöktüren ben mi, Habersizce ruhumu bedenimden söktüren ben mi? Ruh mu oda ne, mezarımdaki ruh mu, ruhum mu? Karşımda duran ben miyim, karanfiller içinde boğulan ben mi?! İlk defa uyanan ben miyim, kendi mezarımın başında diz çöken! Takas etmem mi gerekiyor bilmiyorum. Ne hastalıklı bir ruh hali, ne ölü bir beden! Elimi tutuyorum, ruhumun geldiği yere kıvrılıyorum. Gömülüyorum, öldürülüyorum, ölüyoruz. Uyanıyorum, bu nasıl bir uyanış! |