Kaç Bedene İhtiyacım Var
Yabancısıyım ben bu şehrin
Ölü balıklar gibi vurmuşum kıyılarına Buz renkli bulutlar, yanık ot kokusu, çöl kuşları, Ansızın yollar bitişiyor, bir aşağı bir yukarı sersemleştiriyor. Zamanla alışırsın diyorlar, alışamadım. İçeri girsem sıkılıyorum, dışarı çıksam geçmişi hatırlıyorum. Bağırıyorum Kendi sesim duvara çarpıp çarpıp geri dönüyor. Yetmiyor, Üzerine kar,üzerine rüzgar... Çok yaşadım bu kendine kalmaları, Bağırıp bağırıp susmaları. Saatlere hic bakmıyorum artık, tarihin de bir anlamı yok. Insanlar ne kadar anlar ki beni Anlatmak istemiyorsam kendimi. Ağlıyor içimdeki,sadece alışılmadık bir sesle Kurumuş bir nehir yatağından geçiyorum, Gökyüzü burada bitmiyor belki ama Arkası da gözükmüyor. Çok çok uzaklardan geliyorum. Hafif ağır kelimeler uyuyor içimde Uzun bir yokluk,aynaya çizer gibi karanlığını Ne yaşamaya benziyor ne ölüme Dolaşıp duruyor peşimde Kalbin değdi mi birine bir kere UNUTAMAZSIN Bazen dağı delsen de içinden KAÇAMAZSIN Şimdi, Ölmek için kaç bedene ihtiyacım var |