BU KADEH TEZ BOŞALMAYACAK
Bu tren Basmane treni.
Bu gariplik benim garipliğim. Kaldırımlarda nisan yağmuru. Kadınlar geçiyor eli çantalı. Bir sarhoş yalnızlığına küfrediyor... Kadehim aynı kadeh, şarabım aynı şarap. Anılar çalıyor kapımı yine. Basmane treninin düdüğüne inat. Unutulmuşluğumu unutuyorum... Gözlerin geliyor aklıma önce. Bu çağla gözlerinin yeşili. Bu ışıltı gözlerinin ışıltısı. Gözlerin kadehimde, düşlerimde. Gözlerimizle seviştiğimiz günleri anımsıyorum. İçimde sarhoş gecelerin susuzluğu. Gözlerin cümle yöremde... Dudaklarını saçlarını koydun. Aşkı, hasretliği, gözyaşını. Bir dünya yarattın bana apayrı. Üç mevsimi koydun biri bahar. Sıcacık yüreğini koydun. Seni ilk öptüğüm gün titriyordun. Sıcacık dudakların titriyordu. ... Çocuksu rüyalarda yitirmedik kendimizi. Saçlarını doyasıya okşayamadım. Yoksuldu aşkımız kaçamaktı. Sensiz geceler derin kuyular gibiydi. Çekip-çekip götürüyordu garipliğim. Sensiz gecelerde ağlıyordum... Bu kadeh ne zaman boşaldı. Basmane treni nerde. Artık dört mevsimi seveceğim. Mutluluğu can evimizde duyacağız. Artık öperken titremeyeceksin. Bu kadeh tez boşalmayacak... |