GENÇLİĞİM ve BEN
GENÇLİĞİM ve BEN
Hayatın inişli çıkışlı yollarında adım,adım gidiyoruz, Gençliğim ve ben, elele, dertleşiyoruz, bir gün batışı, Güzel duyguları ve dert yükünü bırakarak, Yüreğimin en ucra köşesinden,kopup! Duygu tozlarımla O gülleri dalında bırakıp, Hayatın toz pembe karanlığına, Bu gurbeti umutla yaşamaya koyulduk, gençliğimle. Ayrılık hırkasını giydirdi, Ana,Baba, kardeşleri alan o gurbet. Eritiyordu yavaş, yavaş, gençliğimi, Kısır bir bahara dönüştü sanki,hayat. Ben ağlıyordum kendi benliğime, Hasretlik çok zor, yalnızkıl kemiriyordu benliğimi, Yaz bana uzaktıda, gelecekmiydi yeniden bir güz, acaba! Son bir kez indim mazimin analı, babalı günlerine. Yuvadan uçan bir kuş gibi, uçmuştu elimden gençliğim.. Bana bir gülün yanlızlığını anlat, Yada bu gurbetin kalleşliğini, Gurbete verdim bak,herşeyimi, Olgunluğumu ise kara toprağa, Yaşamak ise, yaradanın emri, Ölmek ise, kurtuluş olur,ama elimden gelse. Maziyi düşünmenin ardından,derin bir oh çeker, Paslanmaya yüz tutan,gençliğim, Umudum,yeni bir hayat,birde yaşamak Oysa hasret güzelmiş, özlem ve dertler çekilebilseydi.. Can fazla olursa, hasretlik az olur dedik geçliğimle, Canı, cananı çoğalttık, ama olmadı, can çoğaldıkça canımız daha çok yandı, daha çok dert oldu gurbette Boynumuz,dik durmuyordu,artık başımızda, Bir haller olmuştu bize Haklı olan haksız, hakkı olmayan, hak istiyordu, vefa sayğı bırakmadın bizde gurbet, Kime ne yaptıysa yaranamadı gençliğim ve ben, Hepsi süt veren inek gibi gördüler gençliğimi ve beni. Özlemim,sen sevdam sen,yanlızlığım sen, olgunluğum sen oldun gurbet. Vuslat gölgesi vurmuştu yüzümüze, Beni duyarmısın, gençliğim? Gurbetelde kimse böyle hor ve hakir bakmazdı birbirine, Kimin ne zoru ne darı varsa hemen çözülürdü, Yapılan iyilikler unutulmazdi, sobada ekmek yapardı anam, Dokuz horantayı düşünbüğü yetmezdi, bacı,kardeş ne yerler derlerdi, anam babam. Şimdi onların düşündükleri bacı, kardeş, düşünmedi onların hatıralarını, onların hak ve hudutlarını, Hep önce kendi çıkarları geldi, gerisi teferruat. Ne oldu? Gözlerin doldu değilmi gençliğim? Şimdi anlıyormusun beni gençliğim, Selamsızlar, çıkarcılar doldu etrafımıza, Vefasızlar şehri gibi oldu sıla ve gurbet. Geçmişim çürümeye yüz tuttu, Batan her güneşin ardından, Doğacak ay ve yıldızlara tanışacağım, Yarım kalan gençliğim, Sen ordamısın? Güneşin doğuşunu ise,elimde yarım sigaram, yaşlı gözlerle, göreceğim, Sana ne yapmıştım gurbet, beni güzel gençliğimden ayırdın, İyiliklerimi hep boşa düşürdün, Mazimi yaptıklarımı,yapılanları nasıl unutabilirim, Şimdi oturmuş ağlıyorum, emeklerime nankörlere, Ama birde diyorumki belki, YARAB bizi böyle imtahan ediyor, Sen burdamısın güzel gençliğim..? Dönemeyeceğim artık sana, Ak düşmüş bak şu saçlara, Zemheri kışın yanlızlığı çöksede içime, Yosun tutmuş, vefasızlığın acısı, dağlasada kalbimi, Bedenim buz tutsada yüreğimin üstüne, tutup,erim erim eriteceğim, Çok bekledim küllenesin diye, Ama yapamadım Güzel gençliğim. Artık çok geç oldu,göz kafeslerim kapanıyor, sende bırak beni, kim bırakmadıki, kim nankör olmadıki... 10.9.2012 Erol Köktaş |
Kalemin susmasın
_________________________Selamlar