Bir mevsim daha bırakıp gitti ardından gözlerimi …
Yorgun bir kuş gibiyim hayatın çıkmazında
gözlerinde bulutlar taşıyan yağmurlar gibiyim bir tutam hüzün, bir avuç keder ve çileli bir ömürden başka nem var ömrüm ki, zemheride buzdağı acıdan titreyen kar tanesi gibi ürkek ruhum bedenim kış yorgunluğunu kuşanmış güneş doğmuyor artık, yıldızlarda söndü bir mevsim daha bırakıp gitti ardından gözlerimi … ne zaman bir çift turna havalansa ölesiye dağlarımı özlerim bıraksam uykulara düşecek kapanacak gözlerim bir daha, bir daha hiç açılmayacak bir dağ isterdim başımı yaslayacak bir gök sarıp sarmalayacak bir yıldız isterdim uzaklarda ışıyacak benimkisi bir hayal işte biliyorum ki, bunların hiç biri olmayacak hazanlar düştü beklemelerime yollarıma yarasalar üşüştü dönüşü olmayan bir trende menzili karanlık bir yolun yorgun yolcusuyum artık dilsiz ve kimsesizlik nedir bilir misin? çağlayanlar aktıkça içime acılar yakıyor ruhumu gel görki, kime ne dersin, kim dinler beni öylesine yorgun, öylesine kırgın ki bedenim, taşıyamayacağım ağırlıklar yüklenmiş canevime bir türkü düşer dilime akşam olunca gözlerime iki damla gözyaşı yarası kanayan acılardan seslenir sesim üşürüm gurbet olurum, hasret olurum donar bakışlarım, donar gözyaşlarım öylesine efkarlıyımki, ölesiye her sabah penceremden kovduğum hüznü her akşam kapıdan selamla karşılarım isterdimki, bir akşam kollarımı gerip çarmıha yüreğimi alıp gitsinler sabahı uzak kentlere tutup bir denize serpsinler gözyaşlarımı yalnızca balıklar görsün, yalnızca balıklar öpsün diye yağmurlar yağsın serviler üstüne rüzgarlar essin doruklardan bir tutam kül olsun sevdam dağılsın okyanuslara kimseler bilmesin bir yaprağın ürpertisine sarıp acımı dikenli teller içinde yangınlı çöller içinde ölüm sessizliğinde kalayım Nuri CAN |