Güya
Güya boğazdan geçecektik seninle
Beylikdüzü’nü düşüncesizce düzüp Hayvani bir içgüdü ile ormanlara atacaktık kendimizi Biraz güreşecek Biraz sevişecektik. Ne oldu sahi ? Şarapçıların o ekşimiz hayallerini dinlemiyor muyuz artık ? Çok ayıp ettik Gücenecek şimdi bize, İstanbul’un en baba batakhaneleri. Güya geceyi beş çayında bisküvi diye. Çaya batırıp yiyecektik Göğsünden söküp aldığımız ayı gökyüzünden. Biraz yağmur yağacaktı Biraz sen ağlayacaktın Bağlayacaktın şimdi beni "Gitme otobüs bulamazsın bu saatte" Ellerin çımalanmış bir gemi oldu ama sevgilim Ne oldu sahi ? Kuru sik gemisi gelmedi daha Bekler durursun artık Göğsünde bir kilo yapış yapış ayrılık Dudaklarında kan kırmızısı bir orospu çocukluğu Kulak memende sallanan bir kahperengi küpe. Tutun küpeşteye düşeceksin yoksa gemiden demez kimse Beklediğin gemide. Bana da dönüp dönüp gösterme götüme sokar gibi Kulağında ki küpe’şte. Ne oldu sahi ? Zeusla rakı tokuşturacaktık Buz koyacaktık iki tane kadehe Bir tane yaralarına Gittin sevgilim Çok ayıp oldu vücudumun en ücra sokak aralarına Güya gitmeyecektin Ama ben bekliyorum işte Şarapçıların yanında Zeusun çilingir sofrasında O ücra sokakların köşe başlarında. |