Ben, Seni Düş Gemisinde Bekliyorum Sadece GelmeniGözlerimde perdelenen yüzün Seni düşündükçe, Ömrümün sonuna yaklaşıyorum Bir eylül daha geldi Hazan mevsimi Hüzün mevsimi Yakında Dökülmeye başlayacak, Üzerime sarı yapraklar Ağlamakla gülmenin arasında Çırpınıyorum Bana bıraktığın tarihi geçmiş Mektuplarda Özlemini kokluyorum Düş aynasının içinde Yok oluşumu izliyorum An be an Bulmacanın kayıp parçasını artık aramıyorum Sarı yapraklı yollarda El ele gezdiğimiz yerlerdeyim Tek başıma Yaralı bir kuş gibi Göçmen kuşların gidişini izliyorum Gözlerim takılıyor, Birden bire portakal ağacımıza Adımızın baş harflerini Ellerimizle kazıdığımız yere O, günü canlandırıyorum gözlerimde Ne kadar da mutluyduk Oysaki, Kaderin defteri bile kıskanmıştı bizi Ah!!! ne güzel günlerdi Papatyalardan taç yapardın saçlarıma Gözlerimizin içi gülerdi Şimdi hatıra defterimde saklı Gölgelerde yaşıyorum Gün ışığımı kaybettiğim günden beri Sensiz çayın tadı bile yok İçmeye doyamadığım İçine şeker katmadığım Seni, bana getirecek Ne bir tren var ne de bir otobüs Ben, seni düş gemisinde Bekliyorum sadece gelmeni Her gece ümitsizce Penceremin kenarında Yaralarım her ne kadar kabuk bağlasa da İçten içe gün geçtikçe kanıyor Kangrene dönüşen yıllar Kaderin, kestiği biletle gidişine üzüldüm sadece Canımdan, canımı koparan o güne Deniz gözlerinin olmadığı, "HÜZNÜN" şehri beni boğuyor... Her yer ışıklar içinde olsa da Gönderemediğim, bir pulsuz mektup daha Aslı Gül |