Ağırdır Aşk Aralık Gecelerinde
Ağırdır aşk aralık gecelerinde
Beşiğinde sallar gibi kızgın bir ateşi Her saniye, seneler andırır hararetiyle Saçını okşar gibi bir yetimi hasretiyle Ağırdır aşk aralık gecelerinde Beynimde ölü kemikleri Gözlerimde tükenmişliğin sancısı Bilinmeyen denkleme doğru ‘x’ gibiyim ; meçhul ve aşık Ağırdır aşk aralık gecelerinde Kalbimde biriken yorgun gözyaşlarım Şıpırdar yanaklarımda sızım, ansızın Aşk kokarak dudaklarım, Fısıldar yepyeni bir sevda türküsünü Ağırdır aşk aralık gecelerinde Zemzem misali renksiz ve tatlı Kelebekler gibi özgür maşukun koynunda Irmak ırmak gülümseyen gözlerde Utanır ruhsuz bakışlar , kaybedilmişliğin kuyusunda Ayaklar , bilinmeyene dört nala... Ağırdır aşk aralık gecelerinde Vazgeçmişliğin terkisiyle yutkunurken gemiler, Batar ve acıtır deryanın canını Melali sancı olur dalgalar, Öperken ellerini sahillerin Suskun çocuğu taşır avuçlarında haykırarak Ve bir fotoğraf; Rezaletini resmediyor kumlara insanlığın Ağırdır aşk aralık gecelerinde Acılarımla örtünür gökyüzü, üşüyerek Haykırır gül devrinin destanını Aşkla hemhal kalbime... Her sözcük, nim kalmış bir medeniyet Demlenir gül muştunun sefinesinden Vuslatı emmek için kainatın sinesinden Ağırdır aşk aralık gecelerinde Beyinler, karınca yuvası Kalpler, böğürtlen alevleriyle mahşeri Örtüsüne bürünür gündüz Eğilir yetim çiçekler, kamışlar gibi Zakkuma dönüşür gecenin siması Her kalp, ateş kuyusu İsli yalan sikkesi gözler Sözler ki ; ihanet ceketini giymiş mızrak misali Ağırdır aşk aralık gecelerinde “iyi ki sevdim”lerden kalan ateş, Yol alır kaygan zemininde gözyaşlarımın Dökülür melali yapraklarım Yanaklarımın uykusuz toprağına... Ağırdır aşk aralık gecelerinde Bir papatyanın yaprağını dökmesi gibi El değmemiş gül bahçesine Sevda kokması gibi büsbütün Hicret türküsüyle sarhoş bülbül misali Kah ney olur gül-i zarımda Kah bir çocuk masumiyetiyle kalbimin neşesi |