Yüreğine Sürgün
Hüzün çökünce efkâr basar.
Sessizce düşer çığlığım geceye. Ayın şavkı vururken karanlığa; Papatyalar kurutuyorum, Defterlerimin arasında. Ah yârim! İçimde bir yerlerde, Yetim yüreğimin çiçeğisin. Ayrılık rüzgârı esince, Attı ikimizi de ayrı iklimlere. Belli ki gelmedin. Ya da gelemedin, Buralara bir daha. Biliyorum! İki arada bir derede kalmasan, Gelirdin ya. Bilsen ne kadar hasretim sana, Şu gurbet diyarlarında. Şimdi çok uzaklardasın! Özlemin yine yüreğimi sardı. Senden başka herkes vardı da, Bir sen yoktun hasret akşamlarında. Şimdi kim bilir kimlerlesin! Hâlâ; Bahar zamanı geldiğinde, Sevinçle tarlalara bağlara koşup, Koparmaya kıyamadığın, Papatyaları kokluyor musun? Ya da arada bir de olsa, Aklına geliyor muyum acaba? Ah yârim! Onca yıl geçse de üzerinden; Sevdanın ateşi hâlâ şuram da, Sönmeden öylece durur. Öğretsene bana/da, Bu sevda nasıl unutulur? Ya da; Hiç yokmuş gibi nasıl yaşanır? Anlatsana! Ben hiç unutmadım. Her şey hafızamda. Aslında çokta önemli değil hani. Maksadım; Mutlu olduğunu bilmek. Laflamak seninle. Nefes aldığına şükürler sunmak. Biliyor musun? Sessizce resimlerinle, Konuşuyorum hâlâ. Binlerce soru var kafamda. Mesela; Kaç çocuğun oldu? Yumuk mu elleri senin gibi? Ya da; Benzer mi sana, Yüzünün gülden güzel çehresi? Mutlu oldun mu evlendiğin adamla? Bana benzer mi acep yârinin gözleri? Sararmış resimlerinle avunmaktayım. Hep gelecekmişsin gibi, Yollarına bakmaktayım. Yürek işte neylersin! Seni sensiz yaşamaktayım. Yağmurlu bir gün ayrılmıştık ya, Yağmur her yağdığında, Damlalar karışıyor gözyaşlarıma. İnan! O günkü sıcaklığında. Şimdilerde, Yârla karışık şiirler yazıyorum. Çok edebi diyorlar, Okuyan dostlar. Oysa ben ebedi kalsın istiyorum. Aşıkların lugatında !!! _______________________________Filiz Telek |
Kalemin daim olsun
_____________________________Selamlar