Erken değil miOlaylar yaşıyorum gerçek üstü olaylar sesini bahçedeki kuyunun çıkrık sesine çiviliyorum canım yanıyor hayal meyal görüyorum suyun aynasında seni veremli bir hasta gibi kesik kesik öksürüyor şiirlerin düğümlüyorum ellerini ellerime ve neresi olduğunu bilemediğimiz karanlık bir yolda düşe kalka yürüyoruz Ihlamur ağaçlarına daha çok var diyorsun Çamlık’larda olduğumuzu anlıyorum ayaklarımızın altındaki kozalak çıtırtılarından ve Çamların iğnelerinden bana yaptığın taçları anımsıyor bu ahvalde bile gülümseyebiliyorum canım yanıyor hiç ışık yok gözlerim cılız da olsa bir ışık arıyor karanlık bir bataklık sanki daldık çıkamıyoruz çırpındıkça gömülüyoruz iki adımda bir tökezliyor sıkı sıkı sarılıyorsun ellerime bu tevekkülle teslim oluşun acıtıyor içim yanıyor sen bu değilsin tefrika edilen bir oyunun dekorlarıyız ellerin öyle sıcak ki sonunda ölüm bile olsa oynamalıyız bu oyunu sis gittikçe yoğunlaşıyor olaylar yaşıyorum kendi içimde reenkarne edilmiş yaşlı bir ruh gibi sana dair seninle birlikte olduğuma değin canlı bir emare görmek istiyorum o koku yalnızca o tanıdık kokun ve çivilediğim yerden çıkan acınası sesler senin yaralı sesin uzaklardan zayıf bir ışığın huzmesiyle umutlanıyorum sen ilerde elinde fenerle bekliyorsun beni bak diyorsun bekledim seni şimdi inandın mı seni sevdiğime sen bana ne kadar acı versen de yılmadım bekledim seni kirpiklerimin ucunda şeffaf aktı akacak damlalar seni net görmeme mani oluyor sonra sarılıyoruz ama boşluğu kucakladığımı fark ediyorum bu bir oyun rüya değilse bu bir oyun biliyorum Ihlamur ağaçlarına daha çok var öyleyse bu koku ne İğdeler mi çiçek açtı yoksa erken değil mi Yüksel Nimet Apel 3/Şubat/2014/Pazartesi/Bodrum |