4
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1253
Okunma
Uzaklardan acı dolu bir meleme sesi
Böldü geceyi.
Derin bir kederle ürperdi içim.
O ses ki yürekleri dağlayan
Çağırıyordu beni bilmediğim diyardan.
Aramalı bulmalıydım bu sesi.
Sarmalıydım yarasını tez elden.
Revamıydı bu feryada bigane kalmak.
Kalbim öksüz bir yavrunun matemini tutarken
Açtım ellerim semaya doğru.
Bekledim bir mucize yüce Tanrıdan.
Gün doğmadan doğdu güneş gönlümde.
Okuduğum bir haberle kendimden geçtim!
Bulmuştum izini beni çağıran bu sesin!
Beş günlük bir yavruyken ayırmışlardı onu
Anasından.
Satmışlardı ağzı süt kokan bu yavruyu
Yaban ellere.
İnsanoğlu denen barbar varlıklar!
Meee meee! diye inlemesi
Ana hasretindenmiş meğer.
Lapseki’nin bir köyünde buldum
Bu öksüz sesi…
Öptüm kokladım doya doya şefkatle.
Bastım bağrıma anası niyetiyle.
Günlerim onunla anlam buldu.
Onunla açtım sevgi kokan sabahlara
Gözlerimi.
Kırlar çayırlar akar sular onun varlığıyla şenlendi.
Ana yüreğinin arşa çıkan kokusunda tütsülendi
Her yanım.
Öksüz bakışlarının kutsal büyüsünde her akşam.
Anladım ki;
Uzakları yakın etmedikçe
Varıp yanı başına gönlünce sevmedikçe
Derdine merhem olup sürülmedikçe
İnsanım! diye yaşamak nafile bence…
5.0
100% (7)