3
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
523
Okunma

Büyük söz söylemeyi sevmem
Bazı sözler içten gelir
Kendiliğinden düşer dile
Adım ’Emin’ değil
Fakat son derece eminim;
Yeryüzünde bir sen
Bir de ben kalsam bile
İki ayrı kişiyken "Biz" diyemem!
Kaç kez çıkıp çıkıp indim
İndim indim çıktım
Dipten doruğa, doruktan dibe
Baştan ayağa et ile tırnak
A’dan Z’ye, Z’den A’ya
Ay’dan güneşe,
Güneşten aya
Ne boşluklara düştüm
Gelgitlerde salınarak
Koydum seni ayri bir,
Beni bir kefeye
Kaç kez tarttım kimbilir?!
Sevgi hassas bir terazi midir
Saat midir yoksa elektronik
Yüreğinde gonk vurdu mu
Kilcal damarlarına değin
Ceper çeper acı
Çeke çeke zonklayıp
Durdu mu sarkacı
Can çekişen duyguların
Aşkın ölüm saatidir
Bir daha "Evet!"e
Tövbesiz yemin eden yüreğin
"Hayır!" emrine itaatidir...
Sevginin de nefretin de
Kendinedir o zaman gözyaşları
Kimse kimseyi ilgilendirmez
Herkes kendi cehenneminde
Kendi cinnetini yaşar
Tüm plâklarda
Yarım kalan eski şarkılar çalar
Kadıköy rıhtımında başlayıp
Simitseven martılarla
Karaköy iskelesine yolculuklar
Kadı önünde son karar(?)
Artık yolumuzu ayırmak var...
Galata, Haliç, Kumkapı;
Ekmek arası balık
Bakma öyle alık alık
Sultan/ahmet(!)Tophane
O şehr-i İstanbul
Beni bulma da bir daha
Kimi bulursan bul;
Sen çok acılı bir şehirsin
Boğazına kadar
Yudum yudum içilip
Zıkkımlanılmış zehirsin!
Var varda, yok yokta
Böyle işte gelinen son nokta,
Olmaz olmaz deme
Her şey olur bu dünyada
İyilik de kötülük kadar bol
Fakat tek bir şey olmaz
İki iken bir, bir daha aslâ
Ne düş ne hayâl ne rüyâda!
Aşkının bittiği yerde başlar nefretin
Öylece kalır; kıpırdamaz yüreğin
El, yüz, elâ göz, kirpik, kaşlar
Yaşanabilecekler yaşanmış demektir
Herkesin doğrusu yanlışı
Suçu günahı, sevabı kendine...
Nefret aşkın doruk noktası
Beynin yüreğe tavizsiz notası
Birlikteliğin incele incele
Yüreğin yürekten kopmasıdır!.
-II-
O hal işte bugün bu haldir;
Barışın içinde savaş
Tüketir bizi yavaş yavaş
Öylesine gelir bir günde
Ya beline ya yüreğine
İner dedik bir künde;
İnanmadı bizimkiler
Gelinmezden geldik güne...
Sokaklarda tekbir sesleri
"Ya Allah Bismillah Allahü ekber"
Cennetin içinde cinnet
Herkesin cinneti cehehennem
Sanki onlar vermiş canımı
Onlar alacakmış sokakta
İnsanlar Azrail kesilmiş
Sen doğurmamışsın beni
Canım biricik güzel annem?!
İçtiysem şehadet şerbetini
Dolmadı mı çilen,
Yetmez mi çektiğin acı kahır
Sorup halini hatırını
Hasbihal eden var mı seninle
Var mı gideceğim yeri bilen
Nasıl kalkıp şimdi sana geleyim?!
Toprağın altında yüküm ağır
Can mı kaldı ki doğrulabileyim
Anne derdimi kime nasıl dökeyim
İstemez miydim ki yanında olmak
İster elini ister ayağını öpeyim?!
Başıma dokunurcasına taşıma dokun
Saçlarımı okşamış ol
Vatan sağolsun deyip düştük
Tükendi yol;
Toprak için toprak olduk anne!..
Toprak senin bedenin anne
Dokunduğun yer kan kırmızı gül
Dalgalanıyorsa şanlı bayrağım
Şehitlik en büyük ödül
Gül, ağlama, ne olursun gül!..
Şaban AKTAŞ
24 Temmuz 2016-19.56
Görsel: Kabil’n ve Habil’i öldürmeye götürüşü