AĞLAMA SICAĞI
AĞLAMA SICAĞI
Ben eskiden güneş doğardım güneşten önce ışığı yeryüzüyle üleşip Güneşi üleşip doğmadan önce Siz üleşip, biz önce... En büyük nehir içimin denizine dökülen Nil’dir Bahardır usumun en dulda harfi ayakları uzay kokan Nisanadır, vatandır, sürgünüm süngü yarası sesine Dünya seninle sevgili arkadaş İstanbul ufuklar yanık derelerin ipeksi suyundan kavruk öptüğüm ince kıvır kıvır yanağıyla karanfil köpüklerini kumsalın mavisine giydirip ışıltısına dolayarak İstanbul’u yağıyor Gecenin tülünü giyin atların ırağına Ağlama karanfil, İstanbul seninle sevgili gölgene cennet yeryüzü sözün de safında Suyun armonisi dökülür yüzüme İstanbul diye savaş yengiyi simgeliyor ol zamanı Ben eskiden bahar ağlardım çiçekten önce yaralı bir gökyüzüyle nesneleri üleşip gökyüzüyle yaraları üleşip gökyüzüyle üleşip yaraları önce baharı üleşip sevgiler önce sözleri üleşip armoniden önce yengiyi üleşip İstanbul’dan önce ben üleşip sen önce... Gözlerinin süsünü geri ver göğsümün siperini teslim alan uzak çağlara ülke sürgünüm olan Haydi kalk bize göre değil bu kapı pendek porsuğu dızıkan cıbıl kentin aydınlığı Alanlar Türkiye dirilir yaprakları dillenince oğulların uyan ki bu topraklar seninle güzel nakışlanır arkadaş Masmavi çoğunluğum gezinir kentin buruşuk göğünde dağ dağa uzun saçlı bir gezeğen bakar Elleri kalem tutan nesnel bağıntı yüreğim Ağaçlar Türkiye dirilir yaprakları dillenince baharın yaprakları esin dirilir ağaçlar önce oğullar Türkiye dillenir Ben dillenir, sen önce... Velicem YILMAZ 23 NİSAN 2004 / ELVAN |