bit pazarına nur yağar aslında..
aldanma o tatlı öven metih düzen şuh dillere
ne sonuncusu riyânın ne de yalanların ilki dost odur ki acı söyler benzemez şen bülbüllere gördüğün her nur sakallı öz baban değildir bil ki o dost ki bilir ve sever senin saf güzelliğini niçin söylesin her daim hiç durmadan neden gerek elbetteki görecektir yanlışını eksiğini altın yapraklar altında gizlenir sinsi engerek kaypak yağcıları görme duyma kıvrak sözlerini aklın gözüyle bakarsan ruhları kolay okunur biraz dikkat et tanırsın kısık kaçak gözlerini gururunu okşasa da şeker gibidir dokunur neden demiş ki eskiler sen seni bil can sen seni daha dün bir bu gün iki yarında sorular saklı yeniye tedbirle yaklaş açma kalbini enseni eski dostlar denenmiştir yenide cevaplar farklı bak can terütaze olsun sütün balığın ve meyven zararı yok yenilensin sofranın bardağı tası en güzel yemekleri ye gez dolaş iç seviş eğlen ama bil ki yıllandıkça tatlanır şarabın hası (levent / ocak ’03) |
sanal alemde kan hiç durmuyor, o kadar cırcıvık ilişkiler yaşanıyor ki, bu gün birinin, yarın öbürünün, daha başkaki gün de diğerinin candan dostu olunuyor...
hem de en büyük vaadlerşe, kadını erkeği bir dosttur tutturmuşlar gidiyorlar, ama bu dostlukların sonu nedense hep çamura saplanıyor, kayalara tosluyor, ya da karmakarışık ilişkilere kadar gidiyor...
çoğu evli olduğu halde, en berbat en sağlıksız dostluklarla birbirlerini deşifrelere kadar gidiyorlar, bu konuda kadınların biraz daha temkinli adım atması gerekiyor...
insan harcamak çok kolaylaşmış, hem de gözünün yaşına bakmadan, hayatları öyle bir ters yüz ediliyor ki... dün selam veren bu gün candan dost oluveriyor anında, ve bu dostluk ne hikmetse aşka kadar gidiyor, şimdi dostlukların adı, sanal aşk diye değiştirildi....
as olanı mı dersin, yedek te olanı mı dersin, sıraya gireni mi dersin ve ya yeni yeni göz kestirmeleri mi dersin, iş güç, memeleket meselelri halledilmiş, ağızlar ballanarak, dostluk avına çıkılmış...
........''gönül ne kahve ister, ne kahvehane, gönül eğlenmek ister kahve bahane''.........
tabiki bu sadece sanalda geçerli değil... şu an sitelerde yaşanan dostluk adı altında ya da saman altında yürütülen ve değersizleştirilen değerlerden bahsediyorum...
sözde edebiyat camiası altında açılan sitelerde, bir dolaşalım, yalakalık olsun diye, sözde dostya, dostunu kaybetmemek adına, üç kuruşluk şiirin altına girip, 50 tane insan övgüler yağdırıyor, ciğerine sağlık, böbreğine sağlık, dalağına sağlık, yahu sen allah mısın, ve ya doktor musun ki, senin sözünle o insanın orasını burasını sağlamlaştırıyorsun... ve de emin misin o şiirin güzel olduğuna... yok maksat muhabbet olsun... dostlar alışverişte görsün...
hele biraz da dini inançların kuvvetli görünüyorsa ki sana daha çok güveniyorum, bu dosttan zarar gelmez düşüncesiyle, hani vardır ya allah korkusu, ah diller ne de ılımlıdır, ne de mübarektir, beş vakir namaz arasında sığdır bakalım, yüreğine kaç dost sığdırbailirsen...tabi bu dostluklarda cinsiyette çok önemli, mümkün olduğu kadar uzun saçlılar tercih edilir...
dostluk = eline beline diline hakim olmaktır...
olabilen varsa ne mutlu, demek ki hala umudumuz var...
temiz bir toplum olabilmesi için, herkesin nefine hakim olması gerekiyor ve de yalanı bırakması, gerçekçi olması, art niyetsiz yaklaşması gerekiyor, ki artık çok tehlikeli bir döneme girmiş bulunuyoruz, kimin ne olduğu ne gibi düşünce taşıdığı hep şüphe altında güvenmek imkansızlaştı...
bu yüzden kurunun yanında yaşlar da yanıyor..
dostlukların ve değerlerin kurumaması dileğimle, yanmamak adına...
saygılar selamlar
Müsade Özdemir